DEPREM SONRASI NELER DEĞİŞMEDİ

Sonra da işin esas garip tarafının mükellefiyet kaydı olan herkesin isterlerse Çevre Şehircilik Bakanlığından Müteahhitlik belgesi alabileceğini ekledim.

Abone Ol

20 yılı aşkın bir zamandır İngiltere'de yaşayan fakülteden arkadaşım sevgili Celal Sahin 'le ayaküstü sohbet ettik biraz. Her sohbet gibi konu dönüp dolaşıp Adıyaman'da deprem sonrasında yaşananlara geldi.

Gelişmelerden az çok bahsettikten sonra imar planında ciddi bir değişiklik olmadığını deprem öncesi durumun aynen geçerli olduğunu söyledim. Sonra da işin esas garip tarafının mükellefiyet kaydı olan herkesin Çevre Şehircilik Bakanlığından Müteahhitlik belgesi alabileceğini ekledim. Yani yetmiş yaşında İlkokul diploması dahi olmayanların bile kadın ya da erkek fark etmeksizin isterlerse 10.000 TL ödeyerek Müteahhitlik belgesi alabileceklerini ekledim.

Haliyle sevgili dostum çok şaşırdı buna. Yani Allah korusun bir deprem olsa yaşanacak can kayıplarından dolayı Çevre Şehircilik Müdürlüğü değil de, Çevre Şehircilik Müdürlüğü'nden Müteahhitlik belgesi alan 70 ya da 80 yaşındaki diploması dahi olmayan kadın ya da erkekler cezalandırılacak.

Evet dedim, Çevre Şehircilik Müdürlüğü'nden Müteahhitlik belgesi almak için herhangi bir şart, kayıt, kuyut aranmıyor. Şahsın mükellefiyet kaydının olması yetiyor. Yani bu ülkede birçok şey olabilmek için birçok belge bilgi aranıyorken müteahhitlik için herhangi bir özellik aranmıyor, dileyen herkes ücretini yatırarak müteahhit olabiliyor.

Sonra kendisi İngiltere'de alkol ürünü satacak olanların birçok testten geçtiğini, ve gerekli şartları taşımayanlara alkol satma izni verilmediğini söyledi. Hatta öyle ki, Pazar günleri saat 11.00'e kadar alkol satışlarının yasak olduğunu, gerekçesinin de kiliseye ayık kafayla gitmek olduğunu ekledi.

Sohbetin devamında anladım ki İngiltere'de alkol satışına dair iş yeri açabilmek, Finlandiya'da öğretmen olmaya benziyor. Finlandiya'da en zor öğretmen olunuyor çünkü. Daha doğrusu en iyiler öğretmen oluyor. İngiltere'de de birçok iş daha rahat yapılabiliyorken, alkol satış işi öyle her önüne gelenin yapacağı bir iş olmaktan çıkarılıyor...

Ama benim ülkemde, güzelim ülkemde 6 Şubat'ta resmi kayıtlara göre 50.000, gayri resmi rakamlara göre yüz binlerce insan hayatını kaybetmişken, yüzbinlerce insan sakat kalmışken, yüzbinlercesi göç etmek zorunda kalmışken ve depremin yaraları hâlâ sarılamamışken ve insanlar hâlâ konteynerlerde ve prefabriklerde yaşıyorken ve konteynerlerde kalabilmek için sıra bekliyorken ve bütün yaşananların günahı müteahhitlerden soruluyorken ve müteahhitler 3-5 ay hapis yattığında depremde yaşananların ve yaşatılanların hesabı sorulmuş gibi herkes mutmain oluyorken okuryazarlığı olmayanlara dahi müteahhitlik belgesi verilebiliyor.

Kimse okuryazarlığı olmayanlara müteahhitlik belgesi verilmesini yadırgamıyor. Madem böyle olacaktı öyleyse biz bu felaketi niye yaşadık bu yaşadıklarımızdan ne ders aldık diye sormuyor...

İngiltere'de önüne gelen alkollü ürünler satamıyorken, Finlandiya'da en iyi olmayanlar öğretmen olamıyorken, benim ülkemde dileyen herkes ama herkes vergi kaydı olma kaydıyla müteahhit olabiliyor... 6 Şubat depreminden ders almışlığımız buysa ders almamışlığımız nasıl olurdu acaba?

Bu ülkede her şey formalite, denetimler formalite, cezalandırmalar formalite, hesap soruyor gibi yapmalar formalite... Hatta bu ülkede yaşamak bile bir formaliteden ibaret, İnsan hayatı bir formaliteden ibaret, can güvenliği, mal güvenliği formaliteden ibaret. Değilse milyonlarca insanın ömrünün sonuna kadar acısını unutamayacağı bir depremin müsebbi sayılan müteahhitlerin aldığı belge formaliteden ibaret olmazdı...

Az çok zeki, az çok çalışkan olmak kaydıyla bu ülkede 4 ya da 6 yılda birçok şey olunabiliyorken mesela kimsenin ne olduğunu bilmediği mali müşavir olabilmek için feriştah da olsanız asgari 7 ya da 10 yıl gerekiyor... Yani şu 81 milyonluk ülkede hiç kimsenin hangi fakülteyi bitirirse bitirsin ne kadar zeki ya da çalışkan olursa olsun 7 yıldan önce mali müşavir olma şansı yok.

Ama bu ülkede okuryazarlığı dahi olmayanlar dilerlerse müteahhit olabiliyorlar.

Suç, Çevre Şehircilik Bakanlığında mı, depremden ders almayıp hiçbir değişikliğe gitmeyen yetkililerde mi, yoksa kendi elleriyle yaptıkları binalardan sevdiklerini enkaz altında dahi çıkaramayan ve tekrar evlerini kendileri yapmak isteyen sözüm ona müteahhitlerde mi?

Daha çok sorum var da fazla zamanınızı almak istemiyorum hakim bey... Siz, esas suçlu kim ona karar verin. Dileyen herkese müteahhitlik belgesi veren kanunlar mı, yoksa kanunların boşluğundan faydalanıp Müteahhitlik belgesi alanlar mı suçlu, onu söyleyin. Ve esas yargılanması gerekenler kim, onun cevabını verin ve yargılamanızı ona göre yapın.

Bir de hakim bey, bu ülkede okuryazarlığı dahi olmayanlar, biri müteahhitlik olmak üzere neden iki şey olabiliyor? Neden!