Kahramanmaraş Pazarcık merkezli depremle 11 ilimiz sarsıldı, Hatay ve Adıyaman’da viraneye döndü.
Bin yılın felaketinde Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya da ölümlerin tazeliği, yakınlarını kaybedenlerin arayışları ve hastanelerde şifa bekleyen yaralılarla millet perişan halde.
Gündem bu dram ve facia ile yüklüyken 6’lı masanın bir ayağı koptu, sonra yerine takıldı diye depremzedeler adeta unutuldu, gündem seçim oldu.
Eskiden bizim gençlik ve çocukluk dönemimizde bir trafik kazasında mahalleli biri vefat etse, o yıl bütün düğünler iptal olur, eğlence yapılmaz, herkes yas tutar, vefat edenin komşuları da televizyonlarını ters çevirir üzerine siyah örtü koyarlardı.
Millet olmanın kardeş olmanın, kader ortağı olmanın, dost olmanın da gereği buydu ve bu bağlar bizi güçlü kılıyordu.
Bu iman inanç bize Anadolu da ayağa kalkabilmeyi sağlamıştır, modern silahlarla biz kurtuluş savaşını kazanmadık.
Gelinen nokta itibariyle depremzedeler can derdinde siyasilerimizde makam ve mevkii derdindeler.
Bu siyasiler 85 milyona yakışmıyor. Türk milleti bu manzarayı da hak etmiyor. Ortada muhalefetin şikâyetçi olduğu konuları, hangi kadrolarla kiminle çözeceklerinin inandırıcı bir karşılığı yok.
Türkiye’de bir değişime ihtiyaç var fakat bu mevcutlarla bu değişimin gerçekleştirileceğine şahsen ben inanmıyorum.
2002 yılında AK parti böyle bir ortamda ortaya çıktı ve değişim talepleri ikna ediciydi vatandaş %36 ile bu değişim programına destek verdi.
22 yıllık süreç sonunda AK parti yoruldu değişim talepleri parti içerisinde karşılık bulmadı, bir müddettir bir takım şeylerin kötü gittiği alttan alta parti kurmayları kendi aralarında müzakere etseler de sorunları çözmede ağır davrandılar.
AK parti açısından pandemi Ukrayna-Rusya savaşı ve en son Kahramanmaraş merkezli depremle mazeretler öne sürse de, 20 yıllık devlet tecrübesiyle bu sorunları hızla aşabileceğini topluma gösteremede eksik kaldılar.
Bir tarafta yorgun düşmüş yıpranmış, tecrübe kadro zenginliğiyle AK parti ve bileşenleri duruyor; diğer yandaysa 8 benzemezin bir araya gelerek koltuk paylaşımına seçim öncesi karar veremedikleri i bir yapı var.
ABD, PKK, Kandil, Yunanistan, Fransa ve AB muhalefetteki Millet İttifakının yapısından duydukları memnuniyeti ifade ediyorlar.
Muhalefetin Adalet, özgürlük, eşitlik, yargı bağımsızlığı gibi vurgu yaptığı şeyleri bende istiyorum, fakat bu yapının iktidara geldiğinde bu sorunların üstesinden gelebileceklerine şahsen inanmıyorum.
Cumhur ittifakımı? Millet ittifakımı? Tercihi arasına vatandaş sıkışmış durumda. Bir tarafta %52 oy almayı başarabilmiş AK Parti Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki ittifak
Diğer yanda ‘ben gelirsem her şey iyi olacak’ diyen Kemal Kılıçtaroğlu liderliğindeki Millet ittifakı.
Ben Türk milliyetçisi Ülkücü bir aydın olarak oy kullanırken parti fanatikliği içerisinde hiçbir zaman olmadım. Fikirlerimi düşüncellerimi de yazarken ve konuşurken eğmeden bükmeden, millet ve devletin güvenliğini geleceğini önceleyerek konuştum ve yazdım.
Bu siyasilerimiz 2023 te birikmiş bunca sorunları çözebilirler mi?
Sorunlar mı çok büyük? Ya da bu siyasiler Türkiye’nin gerisinde mi kaldılar?
Türkiye’de gönül rahatlığıyla, huzurla, gerginlik olmadan bir seçim görmeyecekmiyiz?
Depremde her Adıyamanlı Hataylı onlarca yakınını kaybetti, yaralılarımız var, kayıplar var, korku var endişe var. Ağrı var sızı var bu acımızı bile boş beleş siyasiler yüzünden rahat bir şekilde yaşayamıyoruz.
Başımız öne eğmiş bir çadırın önünde oturuyoruz, mahzun duruyoruz sorsalar Deprem mi? 6’lı masamı? ne diyeceğimizi de bilemiyoruz, ne günlere kaldık Yarabbi.
Koyun Can derdinde Kasap Et derdinde