On binlerce iktisatçımız ve ekonomistimiz var.
Hepsi de diplomalı ve kariyerli.
İktisat teorilerini ve değişmeyen kurallarını hepsi çok iyi biliyor.
Devlet bürokrasisinde ve iktidar unsurlarında da bolca iktisatçı ve ekonomistimiz var.
Ama 75 yıldır bütçemiz açık !
Dış borcumuz bitmiyor aksine artıyor !
Ödemeler dengemiz 75 yıldır hiç bir dönem düzelmedi, döviz ihtiyacımızı ancak borçlanarak karşılıyoruz.
Devletimiz borçlu !
Özel sektörümüz borçlu !
Halkımız borçlu !
75 yıldır borçluyuz !
Biz nerede yanlış yapıyoruz diye düşünen ve cesurca gerçeği siyasi görüş ve önceliği dışında kalarak haykıracak aydınlarımız nerede ?
Kurtuluş savaşı sonrasında 1923-1938 yılları arasında 15 yılda tek kuruş dış borç almadan onlarca fabrika kuran millet biz değil miyiz ?
Pamuk, tütün, üzüm, fındık, zeytin yağı ve incir satarak kazandığımız dövize fedakarca emeğini alın terini katan o millet bizim dedelerimiz değil mi idi ?
Bugün aynı fedakarlığı ve çalışkanlığı ortaya koymaktan halkımız niçin uzak ve heyecansız !
Çünkü halkımız iktidarların yetki alanını genişleterek ve kanunları değiştirerek kamu mal ve hizmetlerinin çalınmasının yolunu açtığına inanıyor !
Her iktidar döneminin kendi zenginlerini yarattığını görüyor !
Her iktidarın kendi zenginini yaratırken bir öncekini aratan arsızlık ile yüzsüzlük içinde olduğunu yaşayarak görüyor !
Yakalanmayan ve kitabına uydurulan hırsızlığın tüm yurdu sardığı inancında.
Bu yüzden halk ipin ucunu bıraktı ve hak hukuk düşünmeden menfaati için her türlü fırsatçılığın istismarını kendi hakkı olarak görmeye başladı !
Toplumsal bir çürüme ile karşı karşıyayız.
İktidarı, muhalefeti ve halkı ile bu çürümüşlüğün pisliğine bulaşmış durumdayız !
Çözüm ?