Dünya var olduğundan beri aşk konuşulur. Herkes dilinin döndüğünce yaşadıklarıyla izledikleriyle aşkları yaşar. Aşk kişiye olgularına göre değişen yok diyemeyeceğimiz adrenalin salgılar.
Duyguların melodik dile gelişidir, öyle hemen birdenbire bence olan hormonları, karıştırdığımız çilek kokusunu duyamadığımız (gerçek aşkta çilek kokarmış her yer) havada aşkın kokusunun henüz estiği zilin sesinden tenin uyumundan sonra başlar.
Aşk ile yemek ne alaka diyeceksiniz binlerce kişi yemek yapar hepsi ayrı bir lezzettedir, pişerken olgunlaşırsın sahip çıkarsın hatta karıştırmışsın, aşk kısık ateşte pişer ve parmak izi gibidir herkesinki bir başkadır yolunuz aşka çıksın masum içten bir yemek lezzetinde çilek koksun her yanınız ve huzur bahçelerinde güneşli bir günde en çokta bahara yakışır aşk, ahtapot gibidir kiminde doğa kiminde sanat kiminde seyahat, film tiyatro yazmak okumak sevdiklerim, çocuklarım torunumdan sonra en büyük aşkım kalemim!
Hiç usanmayacağım yazma aşkımı, gecesi gündüzü yoktur apansız uyanırsın gece yarısı, bir sözcükten kıtalar dökülür etrafa tarçın kokuları yayılır geceye ambere beş kala..
Kıymet Şahin
14.Ocak.2024 14:08