İslam cihanşumul bir dindir. Bütün kainata inmiştir. Bir parti, bir topluluk, bir millet hatta bir zaman dilimi ile sınırlandırılamaz. Kim ki bunu yaparsa İslam'ın mesajının büyük kitlelere ulaşmasına engel olmuş olur.
Engelleme sadece yasakçı metotlarla yapılmaz. Bir dine inanıp onu toplumun bir kısmına özgüleyip, diğerlerinden uzaklaştırmak da bir engellemedir. Camileri, ibadet yerlerini siyasallaştırmak Allah'ın mesajını o siyasetin dışındakilere kapatmaktır. Bu Emevi alışkanlığıdır ve ne yazık ki siyasal İslamcılarda varlığını sürdürmektedir.
Ey Diyanet! Allah'ın evini parti evi yapma.
İnsanların bir kısmını camilerden uzaklaştırma.
Bütün müminlerin sesi ve vicdanı ol.
30 AĞUSTOS VE ATATÜRK
Beğenseniz de beğenmeseniz de Atatürk tarihimizin bir parçasıdır. Tıpkı Alparslan gibi, tıpkı Fatih,Yavuz, Abdülhamit gibi.
Yıkılan bir imparatorluktan bu sevgili kutsal vatan durdukça Atatürk'ü tarihten ve gönüllerden silemezsiniz.
Her fani gibi onun da hataları,eksikleri vardır. Başarılarına bakarak putlaştırmak, yanlış veya eksiklerine bakarak şeytanlaştırmak da yanlıştır. Devlet adamının özel hayatına değil, tarihteki yerine, ülke ve millet hizmetindeki durumuna bakılır. Atatürk ve arkadaşlarının bu aziz vatanı bize bırakmaları az şey midir?
Yunan, harim-i ismetimize girmesin diye onlar cepheden cepheye koşarken bazılarının fetva yayınlayarak bu vatan müdafaasını durdurmaya çalıştığını unutmayın. Bu millet o fetvacıların peşinden gitseydi ne olurdu, hiç düşünen var mı?
Milli mücadelenin o şanlı kahramanlarına dil uzatanlar önce bu sorunun cevabını vermelidir.
Ya bu millet örgütlenmese, ayağa kaldırılmasaydı, ne olurdu acaba?
TARİHİ AKIŞ VE DEĞİŞİM
Arkasında sosyolojik bir dönüşüm olmayan hiç bir değişim kalıcı olamaz. Devrimler bazen tarihi hızlandırmak, o sosyolojiyi hazırlamak için yapılır, bazen o sosyolojiye uyarak yapılır. Bir başka ifadeyle kimi değişimler herhangi bir faninin iradesinin sonucu değil, tamamen tarihi akışın bir sonucudur. Tarihi akışın zorladığı, dayattığı bir durumun önünde kimse duramaz.
M.Kemal ve arkadaşlarının yaptıkları inkılaplar da öyledir. Bazısı sosyolojik dönüşümün bir sonucu, bazısı ülkeyi yönetenlerin zihniyetlerinin bir neticesidir. Bazıları kendilerinden çok önce başlayan bir sürecin sonlanması ve somutlaşmasıdır. Cumhuriyet inkılaplarının tohumu da Tanzimat'la atılmıştır. Bu devrimler ne kadar Cumhuriyeti kuranlara ait ise biraz da Tanzimat fermanında imzası olanlara aittir. Biraz Osmanlı biraz da Cumhuriyetin çocuğudur. Hiç bir devrimcinin yaptığı her şey doğrudur denilemez. Zamanla bunların bazısı o ülkenin sosyolojisi tarafından reddedilir, o zaman yanlış olduğunu anlarsınız.
Evet herkes eleştirilebilir,her siyasetçinin eksikleri çıkarılabilir. Önemli olan onları ve tarihi anlamak, reddiyeci, şeytanlaştırıcı bir tutumdan kaçınmaktır. Aslında putlaştırma da şeytanlaştırma da tarihi anlayamamaktır. İkisi de anlamaya kapalıdır. Onları doğru anlamanın yolu bu iki saplantıdan kurtulmakla mümkündür. Yanlışı olmayan kahraman, doğrusu olmayan insan yoktur. Tarihe tek gözle bakılmaz.