Adıyaman 40 yıl öncesine kadar ildi dediğimizde şaşırıyorlar.
Hep birlikte el ele verip güle oynaya hizmet adı altında 40 yıldır bu şehrin ırzına geçiyorlar dediğimizde şaşırıyorlar.
-20 yıl kadar önce- Bu şehrin otogara ihtiyacı yok dediğimizde şaşırıyorlar.
Bu şehir bir bütün olarak kaçak bir şehir dediğimizde şaşırıyorlar.
Bu şehrin değil binaları, bütün caddeleri ve kavşakları bile kaçak dediğimizde şaşırıyorlar.
Aynı cadde üzerinde aynı bulvar üzerinde birbirinin aynı imara, aynı mimariye sahip 3 bina bulmak mümkün değil deyince şaşırıyorlar.
Bu şehirde tarihi, kültürel, estetik bir tek eser bulmak mümkün değil dediğimizde şaşırıyorlar.
Bu şehir hiçbir köyün kasabanın beldenin olmadığı kadar gecekondu dediğimizde şaşırıyorlar.
Bu şehrin bakana değil, şehrin derdi ile hemhal olan idarecilere ihtiyacı var dediğimizde şaşırıyorlar.
Bir üniversite ile bir otogarla bir köprü ile şehirler kalkınsaydı dünyada kalkınmayan şehir kalmazdı dediğimizde şaşırıyorlar.
Bütün komşu vilayetlere ulaşımını minibüslerle sağlayan başka şehir yok dediğimizde şaşırıyorlar.
40 yıl önce komşu vilayetlerden kiminin önünde kiminin az biraz gerisindeydik. Geldiğimiz noktada aramızdaki uçurum bin yıl geçse kapanmayacak aşamaya geldi dediğimizde şaşırıyorlar.
Duble yolların yapılması, komşu vilayetlerle aramızdaki mesafenin köprülerle kısaltılması Adıyaman'ı gittikçe şehir olmaktan çıkarır dediğimizde şaşırıyorlar (ve bunu yolların ve köprülerin yapılmasına karşıymışız gibi algılıyorlar.)
Bir işi yapmak için yapmayın, yapılması gerektiği için yapılması gereken şekilde yapın dediğimizde şaşırıyorlar.
40 yıldır şehrin ırzına geçiyorlar, 40 yıldır şehri şehir olmaktan çıkarmak için bütün marifetlerini sergiliyorlar, 40 yıldır şehri kendilerine verdiklerinden ibaret görüyorlar dediğimizde şaşırıyorlar.
Bu şehirde değil ama bu zihniyetle yaşamak bize zûl geliyor dediğimizde şaşırıyorlar.
Yukarıda yazılan ve daha yazılacak yüzlerce cümlenin bizde 40 sayfalık somut gerekçesi var, zaman ayırın tek tek izah edelim dediğimizde şaşırıyorlar.
Ne desek şaşırıyorlar ne desek ilk kez duymuş gibi ağızları açıp bakıyorlar.
Bir kez olsun şaşırmayın be kardeşim, bir kez düşünün, akledin, sorgulayın ve bizi şaşırtın, bir kez olsun...