Kimi zaman sakin güneşli masmavi göğün altında, eşsiz derya'nın üzerinde, umut yelkenleri açık, heyecanla seyralırken,
Kimi zaman denizin ortasında, hiç bitmeyecekmiş gibi fırtınalı yalnız bir yolculukta, yönünü kaybetmiş, oradan oraya savrulup sığınacak güvenli bir liman ararken, dalgasız sakin toprak üzerinde sakin huzurlu bir hayatı yaşamak arzusuyla dalgaların da, denizin de limanın da toprağın da ve tabi kendinin de sahibini bulmaya çalışmakmış yaşamak...
Her birimiz bindiğimiz geminin kaptanı ve bu hayatın acısıyla tatlısıyla ufkun ötesini arayan yolcularıyız.
Bir zamandan diğerine bir mekandan bir başkasına seyri sulük halinde ruhlarımız gezinirken başka başka başka alemlerde, bedenlerimizi bırakmakmış zamanı geldiğinde geride...
Ölüm, doğum, düğün bir kimya gibi fizik gibi matematik gibi kendi içerisinde denklemleri olan problemlerden ve çözümlemelerden meydana gelen büyük sistemin küçük parçaları ve her parça, parçacık gibi ayrı bir evren, ayrı bir âlem...
Sırlarla dolu bir hayat yaşamıyoruz, herşey gözlerimizin önünde görebildiklerimizin ardında bakmaya cesaret edebildiğimiz bir yerlerde.
Her varlık birbirinin aksi aynası sen bana baktığında beni değil kendini görüyor ve kendince beni gördüğünü sanıyorsun, ben de herkes de öyle, aynada bile baktığımız sandığımız esasında...
Sandıklarımızda biriktirdiğimiz anılarımız ve sandıklarımız ile dolu olan bir ömürde hakikat hepimizi bilen gören birinin olduğu...
Sonunu bilmediğimiz ve öğrenmek için geldiğimiz pusulanızın yalnızca vicdanınızın olduğu bu hayatta hangi amaç uğruna, nereye ve neden sorularıyla haydi söyle kaptan kendinle yaptığın yolculuk nereye?
Güneş Altuner
08.03.2024