BU BİR KUTLAMA DEĞİL, BİR ANMA GÜNÜ!

Hemcinslerim, kadınlarımız ezilmiş, biçare olduğumuz söylendi hep. Acımız içimize gömüldü. Şiddet gördüğümüz gerçeğiyle yüzleşmemiz istenmedi

Abone Ol

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ: BİR KUTLAMA DEĞİL, BİR ANMA GÜNÜ!

Ve biz yine hummalı etkinlikler içerisindeyiz… Ancak hâlâ pek çok kadına dokunamayan, onların sesini duyuramayan bir dünyada yaşıyoruz.

KALKIN AYAĞA! KUTSAL ETEKLERİNİZİ DİZAYN EDİN!

BİZLER "EKSİK ETEK" DEĞİLİZ!

"Sen de hak ettin ama..."

"İyi olmuş, adam haklıydı!"

"Hak etmiş, olacağı buydu..."

"Delirtti adamı!"

Bunlar, hep duyduğumuz, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran ve vicdanı körelten cümleler!

Hemcinslerim, kadınlarımız… Zavallı, ezilmiş, biçare olduğumuz söylendi hep. Sesimiz kısıldı, acımız içimize gömüldü. Şiddet gördüğümüz gerçeğiyle yüzleşmemiz istenmedi. Erkek egemen bir toplumda yaşamanın getirdiği sessizliğe mahkûm edildik. Eğitimli ya da eğitimsiz fark etmiyor; şiddetin birçok türü var. Bazen kelimelerde gizleniyor, bazen ağır yaralayan cümlelerde… Hele tokat! Ne kadar aşağılayıcı bir şey! İçimizde yankılanan itirafları duyar gibiyim: Yediğimiz dayağın bizi nasıl küçülttüğünü anlatamıyoruz…

SUSUYORUZ.

Hep susuyoruz… Yüreğimizin sır sandıklarında kilitliyoruz her şeyi. Oysa içimizi döksek ne kadar rahatlayacağız… Omuzlarımızdaki yük ne kadar hafifleyecek…

Artık yüksek sesle söylemek istiyorum: Şiddetin suçlusu biz değiliz!

Avaz avaz bağırmalıyız! Anlatmalıyız! Ve o kişiyi oracıkta yüreğimizde gömmeliyiz! (Ayrılık da yıllar önce bir tabuydu. Hâlâ öyle değil mi?) Ayrıldığımızda eksik arayanlar hâlâ var. İlk ayrıldığımda bana ne dediklerini hatırlıyorum:

"Vah vah, pek de genç ve güzelmiş..."

Sanki geriye bir tek becerin kalıyor… Ve onların gözünde bu, yalnızca mutfak ve yatak odasına sığdırılıyor. İşte tam da bu yüzden direnmeli, cesaretimizi kaybetmemeliyiz!

Bize dayatılan rollerin farkındayız artık. Gelenek, toplum, anne-baba… Hepsi ona adamlığını giydirmiş. Peki ya biz? Biz kimiz? Eksik etek mi?

Ben korkmadım, korkmayacağım. O el bana kalkamayacak, o dil beni aşağılayamayacak!

İzin vermedim, vermeyeceğim!

Lütfen, gerçekten kendinize değer verin.

Çünkü siz kendinize değer vermezseniz, başkalarının umurunda olmazsınız. Ben, yüreğime ve kulağıma yalnızca güzellikleri fısıldıyorum artık.

İncinmenize izin vermeyin. Korkmayın. Anlatın.

Onlar çözüm değil, siz kendinizin çözümüsünüz. Hayatınıza maddi ve manevi olarak kendi gücünüzle sahip çıkın.

İçimizde bir bahçe var…

Onu besleyen güneş, hava ve toprak biziz. Eğer bahçenize yanlış insanları sokarsanız, solarsınız. Oysa çiçeklerinizin renk renk açmasını istiyorsanız, içinizdeki gücü keşfetmeli, kendinize sımsıkı sarılmalısınız.

Sevelim, sevilelim…

Çünkü sevgi en kutsal eylemdir. Ama eğer bir birey sizi aşağı çekiyorsa, onu yüreğinizde sessizce gömün. Bu, kansız ve kayıpsız bir cinayettir. Çünkü birini yüreğinizde öldürdüğünüzde, artık dönüşü yoktur.

Hayat çok güzel, kızlar…

Önce kendimizi sevelim! Hem de çok! Gerisi zaten kolay… Sevmek, dünyanın en kutsal eylemi.

Ve ben, son nefesime kadar, hak eden herkesi seveceğim… Hem de çok!

Çünkü önce ben varım!

Ben ve sevdiklerim!

Kıymet Şahin

27 Şubat 2025