Yüksek sesle dile getirilmediği için kabul edilmeyen birçok gerçek var. Yerel ve merkezi idarenin mevcut ekipmanları ve bütçesi ile sorunlarımız çözülemez. Adıyaman'ın yeniden bir şehir olması sıfırdan bir şehir meydana getirmekten çok daha zor çünkü. Göz göre göre güle eğlene şarkı türkü okuya okuya buzdağına doğru ilerliyoruz.
Olağanüstü yetkilerle donatılmış içeriden ya da dışarıdan liyakatlı ve dirayetli kul hakkı nedir bilen vicdanlı bir bakanın Adıyaman'da görevlendirilmesi gerekiyor.
Topyekün bir seferberlik ilan edilmeden, devletin kudretli eli Adıyaman'a uzanmadan, dağ gibi yığılan devasa sorunların farkına varılmadan, Adıyaman'ın yeniden yaşanılır bir şehir olabilmesi epey uzun bir zamana yayılacağa benziyor.
Özellikle Yeni Mahallede ve daha birçok cadde ve sokakta yıkılmayı bekleyen binlerce ağır hasarlı binamız var. Bu binaların yıkım aşamasına bile gelinmedi daha.
Barınma sorunu var, altyapı sorunu var, moloz sorunu var, eğitim veremeyecek durumda olan üniversite sorunumuz var.
Sosyal Sigortalar Kurumu yıkılacak, vergi dairesinin ve İŞKUR'un akıbeti belli değil, Türk Telekom binası ve belediye binamız ilk günden enkaz olmuş. Ve daha birçok resmi daire hükümet binasının bünyesinde hizmet vermeye çalışıyor.
Sosyal Sigortalar Kurumu, vergi dairesi ve İŞKUR konteynerlerde bu işi Daha ne kadar götürecek? Her gün binlerce vatandaşımızın işinin düştüğü bu kurumlara prefabrik ya da benzeri kalıcı bir yer ne zaman sağlanacak.
Her şey çok yavaş ilerliyor, kendi seyrinde ilerliyor, hiç deprem yaşanmamış gibi ilerliyor. Bu ilerleyişle bir yere varılamaz.
Herkesin gözü Adıyaman Belediyesi'nin üzerinde. Belediye mevcut bütçesi ve çalışanlarıyla bu sorunların hiçbirinin üstesinden gelemez.
Adıyaman'a olağanüstü bir bakan, olağanüstü bir bütçe, olağanüstü iş makineleri ve ekipmanların ayrılması gerekiyor. Biz deprem gerçeğini kabullendik devletin de artık bunu kabullenmesi gerekiyor.
Mevcut imkanlarla bu işin bundan ötesi yok. Mevcut hızla ne enkazlar kaldırılabilir ne de ağır hasarlı binalar bir yıla kadar yıkılabilir.
Çarşılarımız çarşı değil, caddelerimiz cadde değil, mahallelerimiz mahalle değil, sokaklarımız sokak değil, hiçbir şeyimiz olması gereken şekilde değil.
Arsızca gülüp eğlenmelerimize, arada bir yemek yiyip çay içmelerimize bakarak her şeyin yoluna girdiği sanılabilir.
Barınma ihtiyacı 3 ay öncesine göre daha da artmış durumda. Fahiş kiralar hakeza. Moloz yığınları desen 3 ay öncesine rahmet okutuyor. 3 ay önce yoluna girer dediğimiz birçok şey bugün imkansız hale gelmiş durumda.
Yolunda gitmeyen çok şey var. Ve biz yolunda gitmeyen birçok şeyin mevcut belediye imkanlarıyla, Valiliğin afad'ın ya da çevre şehirciliğin imkanlarıyla gerçekleşebileceğine inanıyoruz.
Yaşadığımız sorunların ve bizi bekleyen sıkıntıların çözümü bizden çıkmıştır artık. Bu iş Ankara'nın sorumluluğundadır. Ankara'ya sesimizi duyuracak olanlar işte bu ilin seçilmiş ve atanmışlarıdır. Onların Adıyaman'a yapacağı en büyük iyilik Adıyaman'da yaşanan sıkıntıları bütün çıplaklığıyla Ankara'da masaya yatırmaktır. Yaramızı göstermek değil gizlemektir ayıp olan. Bu yara 7 aydır her gün bir önceki güne göre daha da kanıyor.
Ankara bu işe el atmadıkça, hal vaziyetimizi bütün çıplaklığıyla görmedikçe, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir bakan ve olağanüstü bir bütçe ayırmadıkça biz burada kendi kendimizde çalıp oynamaya devam ederiz.
Kimimiz belediyeyi, kimimiz Valiliği, kimimiz Çevre Şehircilik Müdürlüğünü, Kimimiz vekilleri suçlayarak sorunlarımızın neden çözmedikleri üzerine ahkam keseriz. Devletin de istediği tam da budur aslında. Böylece bütün taşlar elindeki kısıtlı imkanlarla bir şeyler yapmaya çalışanlara atılır ve esas taşlanması gerekenler Ankara'da keyfine bakar durur.
"İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez"