Ülkücü ve dahi Türkçü bilinen Osman Yüksel Serdengeçti'nin Ülkücülere laf sokmak için kullandığı "Turfanda milliyetçilere cevabımdır" yazılarını bilirim. Evet 70'li yılların başında gençtik, deli doluyduk ama "mevsimlik sebze" değil koca bir çınarın filizleriydik.
Bir de Said-i Kürdi'nin izinden gidenler vardı. Ortalık az karışınca "Hicret edelim muhterem" deyip kayıplara karışırlardı.
Görelim bakalım Osman Yüksel onlara neler söylemiş:
"O gece bir rüya görüyorum: Geniş yeşil bir meydan. Meydanda binlerce, on binlerce insan. Bu insanlar hem genişliğine, hem derinliğine meydana yayılmışlar. Omuz omuza göklere kadar yükselmişler. O onun omzuna basmış, o onun omzuna... Böylece bu muazzam insan yığınından adetâ koskoca bir dağ meydana gelmiş... Bu insanların en yükseğinde de Said Nursî Hazretleri... Sanki minarenin alemi gibi... Sanki kâinata Allah'ın varlığını, birliğini işaret eder gibi, bir heybetle duruyor. Ben karşıdayım. Beni gördü. Gülümseyerek iki eliyle selâm verdi. Selâmını aldım. Başı göklere değiyordu. Saçları rüzgârlara karışmıştı. Bütün insanlar ayaklarının altında idi... Omuz omuza vererek onun dünyadaki mesnetleri haline gelmişlerdi. Rüyada heyecanlanmışım, uyanıverdim.
Zaman zaman, gördüğüm bu harikulâde rüyanın tesiri altında kalıyordum. Geçenlerde bunu Nur talebelerine anlattım. Çocuklar 'Ta kendisini görmüşsün Osman ağabey, şekli de tarif ettiğin gibi. Selâm verişi'de' dediler. Bunun üzerine Serdengeçti'de 'Said Nur ve Talebeleri' başlıklı bir yazı yazdım. Bu suretle bu bahtiyar ihtiyara ve onun etrafında toplanan tertemiz din ve iman kardeşlerime hayranlığımı izhar ettim. Yazım, inanmış temiz, mü'min gönüller tarafından heyecanla karşılandı. Birçok tebrik telgrafları, mektupları aldım. Artık Said Nursî Hazretlerini görmek benim için adetâ bir mecburiyetti. Rüyamda gördüğümü, gündüz gözüyle de görmek istiyordum"
Türkülerde geçer ya "Çok muhabbet tez ayrılık getirir" diye. Osman Yüksel'in Nurcularla muhabbeti 1966 yılında çıkartılan af yasası oylaması ile bozuldu. Nurculara kendini böyyyük dava adamı olarak pazarlayan Serdengeçti 1966 yılında Çıkartılan af yasasında 163. maddeden cezaevinde olan Nurcuların af kapsamı dışında tutulması yönünde oy kullanınca dava adamlığı balonunu patlattı.
Onun "dava adamı" değil "reklam adamı" olduğu konusunda Şule Yüksel'in yazıları da çıkınca Serdengeçti dergisi çıkmaz oldu çünkü güven tek kullanımlık bir silahtır.