Hafız Esad’ın vefatı sonrası göreve gelen oğlu göz doktoru Beşar Esad’la Türkiye-Suriye ilişkileri yumuşama dönemine girdi.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye devlet başkanı Beşar Esad arasında iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi doğrultusunda karşılıklı samimi adımlar atıldı.
Siyasilerin bu adımlarını Ticaret sanayi odaları, sivil toplum örgütleri, basın-medya ve iş adamları takip etti.
Karşılıklı sınır ticaretindeki artış, sosyal ve ticari iş birlikleri kapsamında alınan kararla sadece kimlikle iki ülke vatandaşlarının birbirini ziyaretleri konuşuluyordu ki, bir yerlerden düğmeye basıldı ve İdlib kenti başta olmak üzere birçok yerde, Irak’ta, Libya’da olduğu gibi halk sokaklara döküldü.
Adına proje sahiplerinin ARAP BAHARI dedikleri esintiyle sokağa dökülenler ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldular’
Bilindiği üzere Suriye Rejimi kurulduğu günden beri güvenlik güçleriyle bu gibi eylemlere karşı sert tutum izlemiştir.
Bu defa da öyle oldu.
Yaşanan gelişmeler sonucunda bir el Suriye-Türkiye kardeşliğini bitirdi.
Rusya, İsrail, ABD, İngiltere ve yanı sıra Türkiye’de NATO üyesi olarak müttefiklerinin yanında yer alarak BOP’un nüfus demografisini değiştirme projesini hayata geçirdiler.
Tahminen 10 milyon civarında Suriyeli, yaşadıkları kentler uçaklarla vurulmaya başlanır başlanmaz Türkiye, Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere kaçabildikleri yerlere zorunlu göçe maruz bırakıldı.
Suriyeliler mülteci adı altında bir planla yurtlarından edildiler.
Bunun için taşeron örgütler kullanıldı.
Yurtlarından kaçıp gelecek milyonlarca Suriyeli için de Suriye-Türkiye sınırındaki mayınlar temizletilerek, alt yapı çok önceden hazırlanmıştı.
Aradan 15 sene geçti.
Bölgede İsrail, bir düşmanını diğer biriyle sürtüştürerek iki devleti de birbirine kırdırıp zayıflatmış oldu.
Bugün İsrail Gazze’yi rahatça vurup cinayet işleyebiliyorsa, 2010 sonrası bölgede bu ortamın sağlanmasından kaynaklanan rahatlıktan dolayıdır.
İsrail bu proje sonrası Türkiye ile arasına ağır silahlarla teçhiz edilmiş 100 bin kişilik bir ordu yerleştirdi. Adına PYD denilen ordu ABD himayesinde arz-ı mevut hayalini Türkiye sınırına kadar getirip dayadı.
Bugün hiçbir şey olmamış gibi Türkiye-Suriye ilişkileri geliştirilebilir, ‘GÖRÜŞEBİLİRİZ’ diye konuşanlar;
Ya Suriye’yi bilmiyorlar.
Ya da Beşar Esad’ı tanımıyorlar.
Ya tarih bilmiyorlar.
Ya da siyaset öğrenmemiş, okumamışlar.
İkili görüşme için bugün Beşar Esad Türkiye’ye gelse Şam’da halk ayaklanması olur.
Türkiye izlediği politikalarla Suriye’de yarattığı kin ve nefretin farkında değil.
Beşar Esad Türkiye ile görüşse bile en az görüşmelerde Türkiye’nin 2009 sınırlarına çekilmesini isteyecektir.
Hatta bununla da yetinmeyip Hatay için yeniden halkoyu isteme cüreti bile gösterebilirler.
Gelinen süreç itibariyle evet Suriye zayıflamıştır.
Eli Türkiye’ye mahkûm da denilebilir fakat., Türkiye iyi hazırlanmadan Suriye ile masaya oturursa, hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmazdır.
Dolayısıyla Suriye-Türkiye ilişkilerinin yakın zaman da iyileşeceğini düşünenler yanılıyor olabilirler.
Gönül ister ki görüşmeler iyi sonuçlansın, iyi olsun fakat, bu iş öyle dışarıdan görüldüğü kadar kolay değil.
Üç aydır CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel Suriye lideri Beşar Esad’la görüşme için çaba sarf ediyor.
Türkiye’de gazeteci Hüsnü Mahalli, İP genel başkanı Doğu Perincek, Mardin cemiyet başkanı Mehmet Çelik ve naçizane ben, istersek 1 ay içerisinde Suriye’de Beşar Esad’la görüşürüz.
2010 öncesi 3 resmi teması olmuş, birçok Vali ve Suriyeli idareciyle hukuku devam eden biri olarak şunu söyleyebilirim.
Görüşmek çok önemli değil, derin yaralar açılmış Suriye-Türkiye ilişkilerinin görüşme altyapısının iyi hazırlanması ve bu görüşmeden iki ülkenin de İslam coğrafyasının da yararına olacak sonuçlar doğurmasıdır.
Biz bu meselede ne kadar istekliysek ABD, İsrail, İngiltere ve İran asla Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyileşmesini istemezler, buna fırsat da tanımazlar.