BAĞDAT VE ERBİL SİSTEM TEDAVİSİNDE KARARLI MI?

Abone Ol

Velhasıl-ı kelam bir yerde bir sorun varsa bunun sebebi de çözümü de bütüne bağlıdır... Anlayacağınız "masum değil sistemdeki hiç kimse...!"

“Sistem, birbiriyle ilişkili parçalardan oluşmakla birlikte oluştuğu parçaların toplamından fazlasını da ifade eden bir bütündür... Buna bir tür sinerji de diyebiliriz. Kısaca bir sistemin iyi işleyebilmesi için tüm sistemin uyumlu ve verimli çalışması gerekiyor... Sistemde oluşacak en ufak bir sorun halinde bunu sadece sistemin kendisinde değil alt sistemlerde ve ona bağlı olan diğer alt sistemlerde aramak ve elde edilen çözüm önerilerini genele yönlendirmek gerekiyor...”

Velhasıl-ı kelam bir yerde bir sorun varsa bunun sebebi de çözümü de bütüne bağlıdır... Anlayacağınız “masum değil sistemdeki hiç kimse...!”

Vücudumuzu düşünelim... En muazzam sistemdir ve belli sistemleri altında barındıran çatı bir sistemdir. Bununla birlikte alt sistemlerde yer alan zerre sorun komple vücut ritminin bozulmasına sebep olur! Yani çatıda sorun olsa zemin ıslanır, zeminde sorun olsa çatı sallanır! Bu kadar basit.

Geçtiğimiz hafta köşeme taşıdığım yazımda ve katıldığım televizyon programında Türkiye-Bağdat-Erbil ilişkilerine dair geçmiş, mevcut, gelecek değerlendirmelerinde bulundum... Evet Irak genelinde sorunlar çok büyük ve Türkiye ile iş birliği içerisinde hareket edilmezse bu sorunlar çıkmazlara sürülecek. Bu iş birliği daha öncede düşünüldü fakat ne Bağdat ne de Erbil bir türlü güven veremedi Türkiye’ye ve konuşulanlar hep havada kaldı. Çünkü sistem içinde kangren haline gelmiş sorunlu unsurların temizlenmesi, onlara karşı gelinmesi öyle kolay değildi komple Irak için! Bu durumun zararını da en fazla Kürt Halkı yaşadı. Teröre heba edilen hayatlar, yokluklar, yoksunluklar, acılar, ölümler, ayrışmalar ile Kürtler tarih boyu sınandı “senin hakların için savaşıyorum” diyenler tarafından. Halbuki onlara kim bu hakkı vermişti? Kim onlara “gidin Kürtler için yine Kürtlere zarar verin” demişti? Kim veya kimler demiştiden ziyade Kürtler böyle bir şey dememişti onu çok iyi biliyorum...

Türkiye köklü devlet yapısıyla masada konuşulanı sahaya da yansıtan bir ülke olduğu için aynı tavrı, kararlı duruşu ve güveni Irak tarafından da istedi istiyor haklı olarak! Ki bu kez Bağdat ve Erbil Yönetimi bu güveni Türkiye’ye vermek zorunda çünkü Irak’ta sistem artık dönmüyor! Irak’ta sistem tıkandı her açıdan. Ekonomi, sosyoloji, psikoloji, siyaset, diplomasi, bürokrasi, güven sistemleri karmakarışık bir halde Irak’ta! Bunların üzerine ABD Başkanı seçilen Biden ile neler olacak diye beyin jimnastiği bolca yapılıyor Irak’ta ve IKBY’de... Bağdat ve Erbil Hükümetleri sessiz, sedasız, şüpheyle ve fazlasıyla endişeyle  Biden’ı bekliyor çünkü Biden etkisi başta IKBY sınırları olmak üzere en fazla Irak’ta görülecek!

Evet Irak sisteminde neredeyse her kademede sıkıntı var. Başbakan Kadhimi’nin şimdiye kadar ısrarla değişimde çaba göstermesi mucize gibi bir azim. Kadhimi kızmadan, bağırmadan, ayrıştırmadan, sükunetini ve adaletini kaybetmeden “sistem değişiminde” kararlı. Aynı durum Erbil Yönetimi için de geçerli elbette. Masrour Barzani Başbakan olduğu zaman şunu söylemiştim birkaç yazımda; Masrour Barzani çok farklı bir lider ve sistem değişiminde çok kararlı. Çünkü o kadim topraklar bunca sorunu, şiddeti, acıyı, yokluğu, adaletsizliği, vicdansızlığı hak etmiyor ve Başbakan Masrour kurumsal-profesyonel bir idari işleyiş istiyor... Bununla birlikte Masrour Barzani’nin işi çok zor çünkü alışılmış “hantal ve sorunlu” sistemin değişmesini istemeyenler çok fazla olacak...”

Oturduğu yerden kayıtsız belgesiz sistemden çuvalla para alan kesimler değişimi, kayıt altına girip çalışmayı, merkezi yönetime tabi olmayı, emek verip alın teri dökmeyi neden istesin ki! Evet Irak Başbakanı Kadhimi’nin ve IKBY Başbakanı Masrour Barzani’nin işi çok zor olmakla birlikte her ikisinin kararlı, güçlü, pes etmeyen tavrını da çok iyi biliyordum ve her ikisinin bu değişim için Türkiye’den destek isteyeceğini de çok iyi biliyordum!

Bunca zorlu süreçten sonra Irak’taki sorunlar geldi Türkiye’nin kapısında çözüm bulmaya... Evet Türkiye komşularının huzuru ile birlikte kendi sınır güvenliğini de düşünerek Bağdat ve Kürt tarafı ile terörle mücadelede iş birliği için anlaştı. Bu iş birliğinin ilerleyen günlerde daha geniş kapsamda ele alınma ihtimalini de çok yüksek görüyorum! Bununla birlikte yakın zamanda Bağdat ve Erbil meclislerinde Türkiye karşıtı seslerin yükselmesi de olacaktır... Bilhassa Türkmenlerin suçlanması ve mezhepsel ayrıştırma taktikleriyle Türkiye’nin etkisini azaltma üzerine oyunlar denenecektir! Boykotlar, suçlamalar, tehditler havada uçuşacaktır! Ve belki de yeni saldırılar olacaktır! Çünkü Bağdat ve Erbil Hükümetleri “sistemlerindeki paslı ve çürük alt sistemlerin” Türkiye olmadan temizlenmeyeceğini biliyor. Terör oluşumları da işin içine Türkiye girerse onlarca yıldır oturttukları düzenlerinin bozulacağını biliyor... O zaman terör örgütleri en kirli oyunlarını sahnelemekten çekinmeyecektir!

Peki çözüm ne derseniz hemen şunu derim; Bağdat ve Erbil Yönetimleri kararlı duruşlarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürürken kurumlar içerisindeki “terör temizliğini” de hızla başlatmalı! Zira terör örgütlerinin paslı parçaları sistemden temizlenmezse tüm kademeleri ve tüm işleyişi bozar! Ve zamanla paslı parçalar tüm sistemin paslanmasına, çürümesine, sistemi yok etmeye neden olur!