"Ayla" filmini ikinci kez izledim. Kore savaşında yaşanmış gerçek bir hayat öyküsünü anlatıyor.
Duygu yüklü sahneler var. Filmin gerçek yaşam öyküsüne sadık kalarak işlenmesi daha çok duygu yoğunluğuna sebep oluyor.
Savaşta ailesi öldürülen bir çocuğun Türk askerleri tarafından kurtarıldıktan sonra, kendisini sahiplenen Türk subayı "Süleyman Dilligil"i babası olarak görmesi, Süleyman'ında Koreli çocuğu kızı gibi görmesi ve bir dizi olayları anlatan filmin sonunda baba-kızın kavuşması gerçekten duygu yüklü ve gözyaşları içerisinde izledim.
Düşünüyorum da, coğrafyamın insanı bambaşkadır. Tanımadığı Koreli bir kız çocuğunu evladı olarak görmek ve ömrü boyunca onu bulmak için çalışmak ancak "Merhamet Kutbu" yani bu medeniyetin çocuklarına, yani bize ait bir haslet olsa gerek.
Bugün aynı şekilde, Suriye, Irak ve benzer ülkelerden savaş sebebiyle bize sığınan kardeşlerimizle ekmeğini, evinin eşyasını hatta maaşının bir bölümünü paylaşarak vakfeden insanımızla iftihar etmemek mümkün mü?
Elbette içimizde farklı düşünen, istemeyenler olabilir!
Ancak kahır ekseriyatı kardeşliğin bilincindeler.
Keşke tüm dünyada ki bütün mazlumları kurtarabilsek.., hele hele kimsesiz kalmış bebeleri, çocukları yüreğimiz de büyütebilsek! Kalbimiz de bir yuva yapabilsek onlara ve merhametimiz de barındırabilsek...
Biz müslümanlar, mazlumun dinine, rengine ve ırkına bakmaksızın, sadece ellerimizi değil, yüreğimizi de uzatırız mazlumlara.
Oysa, insanlıktan söz eden Batı medeniyetinin, "Aydınlık Kutbu" nun çocukları, kendilerine sığınan 10 Binlerce çocuğu, organ mafyası ya da fuhuş mafyasına teslim etmiştir!
Sadece Almanya'da kaybolan Suriyeli çocuk sayısının 20 Bin den fazla olduğu söyleniyor...