“Allahüekber, Allahüekber, lâ ilâheillallâ hüvallahü ekber. Allâhüekber, ve lillahil hamd.”
“Lâ havle, velâ kuvvete illa billahil aliyyül azîm.”
Aziz Milletim,
Değerli Dostlarım,
Can Arkadaşlarım, bu gün hem Türk Milleti’nin hem de Ümmet-i Muhammed’in, tüm müslümanların bayramıdır, bayramı olmalıdır...
Çünkü 86 yıldır boynu bükük mahzun, mahzun beklemekte olan Fatih’in emaneti Ayasofya Camii bu gün yeniden aslına rücu etti; nasıl sevinmeyelim ki...
Kısa bir hazırlıktan sonra yeniden Ezan-ı Muhammedî ile buluşacak, huşu içinde Allah’a secdeye koşan yanık alınlara kavuşacak, Secde ile birlikte hasretle yanan dudaklarla halleşecek; Zikr-i Kalp ile kainatı sallayacak Gönüllerle hemhal olacaktır...
Bu ne kutlu gündür, bu ne muştulu, bu ne müjdeli ve mutlu gündür.
Aziz Milletimize ve Müslümanlara hayır ve Uğur getirsin inşallah...
Sebep olan herkesten, ama herkesten Allah-u Azimü Şan ebeden razı olsun...
Büyük bir vicdani kanaat, cesaret ve hakkaniyetle karar vererek “Adaleti” tesis eden, Milletimizin ümit ve dileğini yerine getirerek 86 yıldır kırık ve yaralı olan Gönüller’in yarasını saran Danıştay’ımız ve kararda imzası bulunan değerli hakimlerimize ve, ve Karar ile birlikte hiç bir duraksama göstermeden derhal bir Cumhurbaşkanlığı Düzenlemesi ile en üst merciiden gerekli emir ve Onayları veren, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip REDOĞAN’A Şükran’larımı arz ediyorum.
Ayrıca bu gün, bu kutlu olay üzerine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sıfatıyla yapmış olduğu konuşmasında kullandığı üsluptan dolayı da kendilerine Şükranlarımı sunuyorum.
Kendilerine gönlüm bir hayli kırıktı ama, -yapıp ettiği ve söylediği pek çok şey ile söyleme üslubunu asla onaylamamakla birlikte- bu gün hepsini unuttum, sırf bu yüzden kendilerine “oy” verebilirim...
Bu mutlu ve sevinçli olay karşısında hissettiklerim ve düşündüklerimi siz can dostlarım ve Aziz Milletimiz ile paylaşmak istedim.
Hissiyatımın yoğunluğu ile sürç-ü lisan etmişsem affola, her zamanki gibi hoş görünüze sığınıyorum...
Allah yâr ve yardımcımız olsun inşallah.