Ailesini ihmal ederek işini yapan teknik direktörü takıma sadakatinden dolayı tebrik ediyor, yere göğe çıkarıyoruz.
Kocalığını, ondan önce babalığını yapamayan biri takımı her yıl şampiyon yapsa ne yazar; baba olamadıktan sonra.
Önce babalığı öğrenecek. Kocalığı öğrenecek. Çocuklarına ve karısına bakmayı öğrenecek. Aile babası olmanın sorumluluğunu bilecek. Onlara ayıracağı zamanı takımına harcayan, takımla yatan takımla kalkan biri her sene şampiyon olsa ne yazar.
Kupa, takımın ait olduğu binada bir köşede öylece duracak.
Karısı, çocukları öyle mi?
Ya kendisi, kendisi de bir gün sevgiye, ilgiye muhtaç olmayacak mı?
Dizinin dibinde birileri olsun, onu dinlesin, onu sevsin, ona olan sadakatini göstersin istemeyecek mi?
Kupalar bunu yapabilir mi?
Renkler, sloganlar, şampiyonluklar ona bunları verebilir mi?
Oysa ona bir bardak su verirken gözlerinin içine bakacak biri bunu verebilir.
Mutlu ettiği ailesi verebilir.
Futbol sevgisi bir yere kadar.
Hele aile sevgisinin önüne asla geçmemeli.
Ben Galatasaray takımın tutarım. Sevgim, sarı, kırmızı renklere olan sevgimle başladı. Kırmızı ve sarı renkleri sevdiğimden Galatasaraylı oldum. Başka da hiçbir sebebi yok. Şampiyon olursa sevinirim olmazsa üzülürüm; o kadar. Onun yerine şampiyon olan takımı tebrik eder, başarılar dilerim. Hepsi bu. Daha fazlası yanlış… Doğru değil.
Galatasaray’ı çalıştıran teknik adam ailesini ihmal ediyorsa, sırf Galatasaray hocası diye sevmem. Sevemem.
Anlaşamazsa, boşanır, o ayrı, ama ihmal edemez. Etmemeli.
Eğer çocukları varsa kırık kere düşünecek, öyle karar verecek. Öyle hemen boşanmayacaklar da. Ortada çocuk var. Biz önce insanız. Adam olmasını bileceğiz. Mecburuz. Yoksa birlikte yaşayamayız. Toplum olamayız. Huzur olmaz. Güven olmaz. Gelecek olmaz. Belirsiz, güvensiz, yarınsız bir hayat nereye kadar... En zayıf yerimizden vurulur, parçalanırız. Darmadağın oluruz.
Takımda işler iyi gidiyor diye ailesini imal eden adamı hoş göremem.
Gerekirse takımı bırakacak, ailesine dönecek. Mutluluk orada. Gelecek orada. Bağlılık, sadakat, iyilik orada… Her şey ailede belli olur. Eşine ve çocuklarına olan bağlılığı, güzelliği onu test eder. Her ikisini bir arada yapabiliyorsa ne âlâ… Yapamıyorsa ailesini tercih edecek. Okula giden çocuğu, yemek yapan karısı, onu gördüğünde yüzünde gülücükler açan kundaktaki bebek bin takımdan daha önemli. Daha kıymetli.
Narin için ülkeyi ayağı kaldıran ki doğruydu, evde ailesinin ihmal ederek takımı başarıya koşturuyor diye bir hocayı kahraman ilan edemez.
Nasıl bir toplum olduk böyle?
Sapla saman birbirine karışmış.
Doğru insan, haklı insan, iyi insan olma ölçüsü, ayarı, biçimi niye bu kadar bozuldu?
Ayarsız, ölçüsüz, haksız, kötü insan...