ASANSÖRDE SELAM VERMEYEN MEDENİYET...
Mahalle kültürü...
Komşu teyzeler, mutfak alışverişi, hüzünler ve mutluluklar paylaşılırdı. şanslıyım böylesi zamanı yaşadım.
Tüm mahalle yürek acısını birlikte atlatırdı. Sevinçlerini birlikte kutlardı,
Şimdilerde ne olduk?
Hangi ara sessizleştik ve yabancılaştık, uzaklaştık..
Bir zamanlar balkonlar birbirine selam verirdi.
Şimdi her biri ayrı kıtada.
Aynı apartmanda oturup da birbirinin adını bilmeyen insanlara dönüştük.
Komşu mu?
O artık sadece Wi-Fi şifresi çekerken hatırlanan biri.
Bir dönem vardı...
Bir evde tencere kaynarsa, diğer evin tabağı hazır beklerdi.
Şimdi ise tencere değil, vicdan kaynamıyor.
Hastalanınca “Geçmiş olsun.” değil, “Umrumda değil.” yankılanıyor duvarlarda.
Üstelik yalıtımlı, ses geçirmez duvarlarda...
Ne de olsa gelişmiş çağdayız ya!
Cenaze mi oldu üst katta?
Televizyonun sesi biraz daha açılır.
Çünkü dizinin tam ortasında öldü adam.
Eskiden ölüm, tüm apartmana sessizlik giydirirdi.
Şimdi kimse duymaz; çünkü duymak yorar, üzülmek zaman alır.
Bizde zaman çok kıymetli...
Netflix bölümü kaçırılmaz ama bir başsağlığı hep ertelenebilir.
Eskiden komşu, annemizin bıraktığı emanet gibiydi bize.
Şimdi yabancı.
Adını bile bilmeden, aynı çatı altında yaşadığımız insanlara “komşu” diyoruz.
Ne ironik, değil mi?
Bunca yakınken bunca uzak, bunca kalabalıkken bunca yalnızız.
Kendimize kocaman bir şehir kurduk;
İçinde bir tek insanı unuttuk.
Belki de bu yüzden bu kadar gürültülü hayatlarımız var...
İçimizdeki sessizliği bastırmak için...
KIYMET ŞAHİN/2025