ARABESKLEŞEN DİN

Arabesk kültür sadece müzikte bağdaş kurmadı; din olgusu da bundan nasibini aldı. Her şey İslam'ın özünden kopartılarak nesnelere indirgenmesi ile başladı.

Abone Ol

ARABESKLEŞEN DİN

Arabesk kültür sadece müzikte bağdaş kurmadı; din olgusu da bundan nasibini aldı. Her şey İslam'ın özünden kopartılarak nesnelere indirgenmesi ile başladı. Karpuz çekirdeğinde, bal peteğinde, dana sırtında Tanrı'nın aranması ile başladı. Yaratıcı artık kalpten çıkıp nesnelere yapştırılıyordu. Nesnelerdeki Tanrı insanlara güzel ahlak kazandıramazdı, erdem kazandıramazdı.

Sonra Nihat Hatipoğlu adlı bir din arabeskçisi sahne aldı. Kırk yamalı Ömer hırkası, ağlayan kütükler, Kerbela'da katledilen Hüseyin ile Müslümanları hüngür hüngür ağlatıyordu. Ülkücüler de bu piyasadan pay kapmak için "Gözyaşı Geceleri" düzenlemeye başladılar. Fetullah Gülen de cami kürsülerinde konuşurken göz yaşlarına boğuluyor, arada bir hıçkırıyordu.

İnsanları arabesk müzikçiler mi yahşi ağlatıyordu, arabesk dinciler mi?.. Buna karar vermek çok zor.

Bu ağlak dincilerin, ağlak arabeskçilerin sahne aldığı yıllarda Abdurrahim Karakoç beyitler sıralıyordu Hasan'a:

"Fukaralık bağdaş kurdu hasıra

Harçlık marçlık gönderemem bu sıra

Hele mektup için bakma kusura,

Pul parası kesemizi deldi de"

Yoksullaşan Müslümanlar Almanya, Hollanda, Belçika kapılarına dayanmıştı. Üç beş yıl sonra onların da biti kanlanınca Fetullah ve Nihat Hatipoğluna saati 1000 marka konuşmalar yaptırmaya başladılar. Artık ağlak Müslümanlar orada da çoğalıp tarikatlar, cemaatler kuruyorlardı.

Müslümanlar kafa kafaya verip ağlaşırken İslam ülkeleri giderek daha da yoksullaşıyordu. Batı medeiyeti güçlendikçe güçleniyor, İslam dini Kuran yolundan uzaklaşıyordu.

Karakoç da bu umutsuzluğu dizelere döküyordu:

"İbibikler dama yaptı yuvayı,

Pis kokudan balta kesmez havayı

Sorarsan şo bizim eski davayı,

Can sıkmasın, kıyamete kaldı de."

Derken siyasal dinciler iktidara geldiler. Artık cami avlularında Besmele ile rüşvet toplanıyor, Müslümanların ar damarı çatlıyor "Kasa, masa, nisa" üçgeninde İslam un ufak oluyordu.

Alparslan'ın kapılarını açtığı Anadolu'da Türkçe ve Türklük aşağılanıyor, Arapça "Cennet dili, kutsal dil" ilan ediliyordu. Arabeskleşen din olgusu bütün kalelere Arap kültür emperyalizminin bayrağını dikerken milliyetçilerin bir yarısı da "Marag etme seeenn!.." diye çığrışıyordu: