Merhaba Sevgili Okuyucular,
Bugün sizlere hayatımızın en değerli varlıkları olan anne ve babalarımızın haklarından bahsetmek istiyorum. Yüce dinimiz İslam, anne ve baba hakkına çok büyük önem vermiş, onların haklarını gözetmeyi ibadet saymıştır. Zira anne ve baba, bir insanın bu dünyadaki ilk hocaları ve en büyük emanetçileridir. Hayatta bizlere en çok değer veren, her zorluğa rağmen yanımızda duran bu iki özel insanın haklarını korumak, hem dünya hem de ahiret huzurumuzun anahtarıdır.
Anne ve babaya itaat, Allah’a olan bağlılığın bir göstergesidir. Kur’an-ı Kerim’de, “Rabbin, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babanıza iyi davranmanızı emretti”
(İsra, 17/23) buyrulmuştur. Onlara karşı gelmek, sadece onlara değil, Rabbimize karşı gelmekle eşdeğer görülmüştür.
Anne ve babaya saygı, onlara olan sevgimizin ve minnetimizin bir yansımasıdır. Onların yaşlandığında bile şefkatle yaklaşmak, incitici tek bir söz dahi söylememek, bize düşen en büyük görevdir. Özellikle yaşlandıklarında, onlara küçük bir çocuğa gösterdiğimiz özeni göstermek gerekir.
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurmuşlardır. Annemiz, bizi dokuz ay boyunca karnında taşıyan, doğum sancısına katlanan ve hayatı boyunca bizi korumak için her türlü fedakarlığı yapan kişidir. Onun hakkını ödemek neredeyse imkansızdır.
Babalar ise, evin direği ve ailenin koruyucusudur. Bir baba, evlatları için gece gündüz çalışır, onları tehlikelerden korur ve evin ihtiyaçlarını karşılar. Kur’an’da Allah, “Babanın hakkını unutma, çünkü o, Allah’ın izniyle seni besleyen kişidir” buyurarak babaların önemine vurgu yapmıştır.
Anne ve babamız hayatta olsalar da, olmasalar da onlara dua etmek, onların iyiliği için Allah’a yakarmak da bizim görevlerimizdendir. “Rabbim, anne ve babama rahmet et, onlar beni küçükken nasıl büyüttülerse, Sen de onlara rahmet et” (İsra, 17/24) duasını dilimizden düşürmemek gerekir.
Anne ve babalarımız, yaşlandıkça bizlerden daha fazla ilgi ve yardım beklerler. Onların yanında olmak, ellerinden tutmak, ihtiyaçlarını karşılamak, sadece maddi değil, manevi olarak da onlara destek olmak, büyük bir ibadettir.
Anne ve babaların gönlünü hoş tutmak, onlara en güzel hediyedir. Güler yüzle yaklaşmak, küçük bir tebessüm bile onların dünyasını aydınlatır. Kalplerine incitici hiçbir söz söylememek, davranışlarımızla onlara sevgi ve hürmet göstermek, en önemli evlatlık görevlerimizden biridir.
Bazen anne ve babalarımızın istekleri veya davranışları bizim için zorlayıcı olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki onlar, bir zamanlar bize karşı ne kadar sabırlı ve anlayışlı idiyse, biz de yaşlandıkça onlara aynı sabrı göstermeliyiz. Bu sabır, Allah katında büyük bir sevap kapısıdır.
Anne ve babalarımız, hayatın birçok zorluğunu bizden önce yaşamış, deneyim sahibi olmuş kişilerdir. Onların nasihatlerini dinlemek, tecrübelerinden faydalanmak bizleri birçok hatadan koruyacaktır. Onların bize söylediklerini küçümsemek yerine, dikkatle dinlemeliyiz.
Anne ve babalarımızı mutlu etmek, bize de mutluluk getirir. Onları sevdikleri şeylerle mutlu etmek, vakit ayırmak, küçük sürprizlerle gönüllerini hoş etmek, evlat olarak bizim görevimizdir. Bu, sadece onların değil, bizim de ruhumuzu besleyen bir eylemdir.
Anne ve babalarımız, bize Rabbimizin emanetleridir. Onlara gösterdiğimiz saygı, sevgi ve itina, hem bu dünyada hem de ahirette bizlere büyük ödüller kazandıracaktır. Onlar için ne kadar çaba sarf etsek de haklarını tam anlamıyla ödeyemeyiz. Öyleyse hayatımız boyunca onlara karşı görevlerimizi yerine getirmeye gayret edelim ve cennetin kapılarını aralayalım.
Her şey gönlünüzce olsun, sağlıcakla kalın.
20.Eylül.2024
Kuzey Irak Erbil