Anakent
Adıyaman'ı bir ana, yakın ve uzak komşularının da yavruları gibi düşüneceksiniz.
Yakın ve uzak komşularının her türlü su ihtiyacını, ırgat ihtiyacını, sair ufak tefek ihtiyaçlarını karşılıyor.
Bir ana yavruları aç ve susuzken keyfinden zil takıp oynayabilir mi?
Yavruları susuzluktan kırılırken kendisi baraj kenarında zevk-ü sefa içerisinde yaşayabilir mi?
Yavruları aç olan bir ana onları doyurmadan kendisi her türlü nimetin üzerine çöreklenebilir mi?
Adıyaman'a bir ana gibi düşünün, yakın ve uzak komşularını yavruları gibi.
Böylece kaynağı Adıyaman olan birçok şeyin neden başkalarının işine daha çok yaradığını anlamış olursunuz.
Başkaları dediğimiz yabancı değil sonuçta yavruları.
Bir Ana yavruları için fedakarlıkta bulunmayacak, onlar için aç ve susuz kalmayacak, onlar için acı çekmeyecekse kimin için çekecek?
Demezler mi adama "Sen ne biçim anasın?" diye.
Bu fedakarlığı takdir ve taltif edeceğinize her gün değişik bahanelerle onu yerden yere vuruyorsunuz.
Bir ananın yavruları için çektiği ıstırabı anlamanız için ana olmanız gerekiyor.
Siz bu anlayışla değil analığı, üvey analığı bile hak etmiyorsunuz.
Böylece güzel şehrimize yeni bir unvan daha kazandırmış olduk; anakent.
Kısmet olursa nasıl 'babakent' olduğumuzu daha sonra yazacağım.
8 Eylül 2017 Cuma