KADER?
“Sığındığın denizde bir balık yutar Seni,
Kaçındığın kıyıya yeniden atar Seni..”
Kal-u bela’dan beri Kalem-ı Kadim ile;
Her varlığın üstüne nakşolunmuş muteber,
Şek yok, hiç şüphe yok ki-itiraz etsen bile;
Attığın her adımda karşına çıkar “KADER..”
Biraz “cüz-i irade” idrak’e sardırılmış;
Sen onunla yolunu bulduğunu sanırsın,
Gözlerindeki perde birazcık kaldırılmış;
Ne kadar zorlasan da,”aklın kadar” tanırsın..
Rotası çizilmiştir! Kader yolu’nda ömrün;
Bildiklerin seninse,bilmediklerin kimin??
İster aklınla yaşa, ister nefsinle sürün;
Vicdanın sesi derki; “Hayr ile şer” HAKİM’İN..
Varlığını yel alır “hüsnünle su-i zan’ın”;
Bu “zaman tüneli’nin” girdaplı kulvarında,
Zira çok aciz kalır; “Akıl ile İzan’ın”,
Bindikleri “kaderin” tecelli duvarında..
İsyana hiç gerek yok! “Ömrün her mevsiminde;
Bazen zulüm, bazen de şefkat tokat’ı yersin!”
Kaçsan da, kaçmasan da; “Solan her bir resminde
Cilvesi’ni görünce, eyvah!Kaderim dersin..
Her cilvenin üstünde, “sırlarıyla” gizlenir;
Tarife gelir fakat, varlığı kalır meçhul!
Kim diyorsa ki;KADER, İZLENİP/DİZGİNLENİR,
Varsın peşinden koşsun!Ne para versin, ne pul..
(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri/Kader-05 Haziran 2005/Adıyaman)
Şüphesiz ki!
"Mülk ALLAHINDIR;Hamd ancak yüce ALLAHA mahsustur."
Peki!
Neden ALLAH’A hamd edelim (Her bir şeyin sahibi,müdebbiri,tasarımcısı,yaratıcısı ve tasarrufçusu olan)yüce ALLAH gibi yüce bir ZATIN;Bizim gibi garip,aciz ve dayanıksız İNSANLARIN hamdine(ÖVGÜSÜNE) ne ihtiyacı olur ki-Edelim?
Evet!
Hamd,aslında ALLAHIN,bizim gibi yaratarak-İBRETİNİ de kavramamız ve hayatımıza geçirmek üzere cömertçe nazarımıza sermiş olduğu sınırsız MÜLKÜYLE-geniş mülkünün üstüne serdiği -görkemli yararlı,eşsiz NİMETİNİ,Dininin (emir ve yasaklarına) uygun bir şekilde görmek,anlamak,yaşamak ve yaşatmak üzere;ONUN ADINA HAK Ve ADALETLE eşitlikçi bir anlayışla,tam ve eksiksiz/dosdoğru bütün “MAHLUKATIN” fayda ve yararına olarak “İNSANLIK ERDEMİYLE” sevk ve idare ederek-Rızasını kazanmaktır,ki; Burada asıl hamd/ÖVGÜYÜ hak eden de bizzat bunu “HAYATA geçirmeyi başaran “İNSANA” ait olmalıdır..Yoksa, Yüce ALLAH, elbet ezeli ve ebedi “VARLIĞIYLA” sonsuz/sınırsız güç ve kudretiyle “YARATTIĞI” şu sonsuz KAİNAT,HAYAT VE MAHLUKATIYLA ve her bir yarattığında görünen hikmetli “İLMİYLE” ilminin her varlığı kuşatan “İBRETİYLE” her türlü övgünün “HAMD Ve SANIN” üstündedir,ancak;Bu Yüce Yaratıcıya hakkını teslim eden temsili “SEMBOLİK” bir ifadedir çünkü;Yüce ALLAH’IN yarattığı hiçbir kimsenin asla ve katta “ÖVGÜSÜNE VE ŞÜKRÜNE” bir ihtiyacı yoktur,lakin şüphesiz ki her bir yaratığın/MAHLUKATIN da elbet ancak “ONUN RIZASINA Ve ÖVGÜSÜNE” ihtiyacı vardır..Ki ben ALLAHIN,kendisine izafe ettiği “HAMD-U SENADAN” asıl maksadının da böyle olabileceğini düşünüyorum,yoksa “BİZE” ne ihtiyacı var ki istesin;O her türlü eksik ve noksandan münezzeh değil mi-Neden “KENDİSİ” için bunu istesin-Her türlü eşsiz/benzersiz “HAMD VE SENANIN/ÖVGÜNÜN DERYASI OLAN YÜCE BİR ZAT”-Neden istesin?
..
Öyleyse!
Yüce ALLAHA HAMDETMEK,Onun Kulunu/MAHLUKATINI sevmekten/saymaktan ve Onu korumaktan geçer,yüce ALLAHIN yararlansınlar diye-ibretli NİMETİYLE beraber MAHLUKATI için yaratarak İNSANLIĞIN Akıl, izan Ve Vicdanına emanet ettiği;Onun geniş “MÜLK-U MEMALİKİNİ gasp ederek-onu sadece KENDİ NEFSİNDE toplayarak ve ONLARI mahrum etmekten değil..
Evet!
Bakalım Biz/Günümüz İnsanları ne yapıyoruz?
Zamane MÜNAFIKLARI, Yüce ALLÂH'IN elbet(Eşitlik içinde "HÂK Ve ADALETE" uygun olarak bütün Mahlukatı yararlansın diye "İNSANLIĞA" emanet ettiği)Dünyevi MÜLKÜNÜ-üstündeki çeşitli,tatlı güzel ve bol NİMETİYLE beraber-KENDİLERİNDE topladıkça;Tıpkı Asr-ı Saadet "MÜŞRİKLERİ" gibi El açıp "ALLAH'A HAMD-U SENALARIYLA" beraber "ZİKR-U ŞÜKÜRLERİNİ" de sunuyorlar,, Sanki,ALLAHIN,Onunla ahlak ve amellerini tamamlayıp-Adam olsunlar diye kendilerine indirdiği Dinine( emir ve yasaklarına) çok uygun davranıyorlarmış gibi..
Ancak!
Unuttukları tek bir şey vardır,ki o da elbet-adeta kendilerine MABUT ettikleri şu büyüleyici fâni İMTİHAN dünyasının MÜLKÜNÜN;Yüce ALLAH tarafından-İNSANLAR yararlanıp İBRET alsınlar Ve O ibretle KADERLERİNİ irşat Ve inşa ederek dosdoğru yaşasınlar diye geçici bir "GÖLGELİK' olarak yarattığını ( yaptıklarının hesabını vermek üzere) yine ONA döndürüleceklerini de elbet-içine düştükleri dünya ile malına/Mülküne sahip olmak-Nefsin GAFLETİNDEN dolayı olsa gerek;MÜLKÜN ANCAK ALLAHA AİT OLDUĞUNU da sanıyorum AKLEDEREK üstünde fazla düşünmüyorlar ya da DÜŞÜNMEK diye asla bir dertleri de yoktur,ki “ÖLMEYECEKLERMİŞ GİBİ” sadece yiyor ve yaşıyorlar...
Çünkü!
Kendilerinde topladıkları MÜLKÜN/MALIN Ve MAKAMLARIN sahibi olduklarını-Onun bir gün ellerinden kayıp gideceğine de inanmıyorlar ki; Sürekli yığarak-MAHLUKATTAN esirgiyorlar ve hiç kimseye vermiyorlar-Gittikten sonra geride bırakacaklarını da bile-bile..
Halbuki!
MÜLK ANCAK ALLAHİNDIR;Onu MAHLUKATI adına İNSANLIĞIN VICDANINA emanet etmiştir.
Ve Halbuki!
Asr-ı Saadet MÜŞRİKLERİ,tıpkı kendileri gibi “ ALLÂH'IN MÜLKÜNU NIMETIYLE” beraber KENDİLERINDE TOPLAYARAK ve üstelik;İsteseydi "ALLÂH'IN doyuracağı KİMSELERİ biz mi doyuracağız?" diyerek-hiç KIMSEYE BIR ŞEY VERMEYEREK....
Evet!
Yani istiyorsanız ALLAH'A HAMDEDIN elbet Ve ancak-Hiç olmazsa;HADDİNİZİ de Ve bir gün HESABIN sorulacağını da bilin Ve asla KENDİNIZİ Ve NE YAPTIĞINİZİ da asla hiç unutmadan..
Yani!
"HADDİNİ” Bilmeyenin “HAMD'İ” olmaz;Hani olsa da "KENDİSI GİBİ" ham ve yavan olur,ki o da pek ”MUDEBER” olmaz-KABUL.görmez....
Tamam mı?
SON/SÖZ;
Mülk Allahın’dır,her şey ancak-ONA aittir; ALLAH, aralarında eşit(Hak ve Adaletle) yararlansınlar diye "MÜLKÜ" Nimetiyle beraber İnsana emanet etti.
Sevgilerimle.