Yirmi yıldan fazla oldu. Çakal köyünde bir vatandaşımızdan 7 dönüm tarla aldım.
Tarla... Susuz, çorak bir yer...
Aralarında pay eden kardeşlerden, Ali emmiden aldım.
Öncesinde tütün tarlası olan burayı önce bi güzel sürdüm. Sürdükten sonra etrafını dikenli telle çevirdim ve yaklaşık 50 metrelik bir kuyu açtım.
Harika su çıktı.
Dalgıcı indirdim, hemen yanıbaşına koyduğum 10 tonluk depoyu doldurdum.
Dikim sezonunda 500 civarında meyve fidanı diktim, damlama boruları çektim.
Tarlanın girişine mutfak, en alt başına wc, orta yere de orta büyüklükte bir kamerya...
İlkbaharda tam bir sayfiye yeri oldu. Yemyeşil... Su, wc, mutfak, gölgelik ve çiçekler... Dikenli tel diplerine diktiğim akasyalar serçe yuvası...
Ali emmi bir gün uğradı:
"Selamünaleyküm. Para olunca oluyormuş demek ki" dedi.
İltifat mı eleştiri mi ne olduğunu tam anlayamadığım bu cümleden rahatsız oldum.
"Aleykümselam Ali emmi. Otur da konusak hele," dedim.
Çayım hazırdı.
Şu ve çay derken muhabbet başladı.
"Sana verdiğim parayı ne yaptın? Ben söyleyeyim. Traktörü yeniledin. Eskiyi sattın yeniyi aldın. Çünkü komşun da almıştı. Kardeşin de almıştı. Sen de almasaydın, hanım kızardı. Çocuklar kızardı. Sen değişmesen olur mu? Ne derler sonra köyde... Herkesin traktörün yeni, seninkisi eski... Ve sen de gittin çalışan, hiçbir arızası olmayan traktörü sattın, sana verdiğim parayı üstüne koyarak yenisini aldın. Gene bir traktörün var, üstelik tarlan eksildi. Halbuki köye yakın tarlalarin birini benim yaptığım gibi yapsaydin hem traktorun vardi hem de yemyesil, güzel bir tarlan vardi. Yani Ali emmi mesele para değil, biraz da anlayış... anlayış meselesi... kusura bakma, ama öyle... Aklınızı kullanmak yerine başkasının ne dediğine kafa yürüyorsunuz."
Dedim vallahi... Ali emmi de uslu uslu dinledi.