AKLI YORAN/SORUNSAL SORULAR
(ALLAH VAR MI? ALLAH YOK MU?)
"MÂZİ'DEN ATİY'E BAŞLAR BU SEFER;
YOLU SARP Ve YOLCU HARAP VE BİTAP,
MÜRŞİDİ İLM-İ HÂK BİR DE PEYGAMBER;
"DİLİN'DE HAKİKAT, KALBİN'DE KİTAP."
Evet! Elbette, ezeli Ve ebedi İLİM VE İRADESİYLE ”Yerlerin Ve Göklerin İle her ikisi arasında kalan, bilinen Ve bilinmeyen-ancak varlığı hissedilen) HER BİR ŞEY’İN yegane(TEK) takdir Ve tedbir alıcı-YARATICI (Tasarımcı/Planlayıcısı,Programlayıcısı,Sanatkarı,Banisi, Hamisi, Rezzakı) Ve de TASARRUFÇU(Sevk Ve İdare edici,güçlü,kuvvetli,kudretli)Müşfik ve Mahbup SAHİBİ, Adil HAKİMİ Ve eşsiz YÖNETİCİSİ olan yüce ALLÂH’TAN bahsediyoruz elbet....
Bu manada!
(Sorulamayan/Sorgulanmayan MÂHREM bir soru, Seni de O’ndan MAHRUM bırakır! )
...!?
Tıpkı!
1-Allah var mıdır?
2-Allah nerdedir?
3-Allah ne yapar-Neden?
4- Allah Bizle konuşur mu-Nasıl?
5-Allah (Bizi)neden yarattı; Bizden Ne ister-Neden? Gibi..
Çok “HAYATİ”, önemli Ve anlamlı “SORUNSAL SORULARA” Kendini muhatap sayarak;Makul Ve Müspet “CEVAPLAR” arayan/Meraklı bir “ADAM” gibi..
...!?
O halde bakalım..
1)SORU; ALLÂH VAR MIDIR?
1)CEVAP; ALLÂH(Bilenler için-Görünmese de)VARDIR,(Bilmezler için-Görünse de) YOKTUR-Çünkü bilmezler, merak etmekten(Bilmekten) masun Ve Mazurdur!
O halde!
ALLÂH vardır,BİR'DİR,tüm KAİNATA/MAHLUKA sardığı HİKMETİYLE(İlim-Güç ve Kudretiyle)Vardır,ki-Elbet;BİZ aklen-ONU merak edip düşündükçe(sorgulayıp aradıkça, bulup/okudukça,öğrenip/Anladıkça)ve HAYATIMIZA uygulayarak Yaşayıp yaşattıķça da "BİZ’DE" de "VAR" olmaya devam edecektir..
SORU!
"İNSAN "VAR" OLMAYAN BİR "ŞEYİ" DÜŞÜNÜR MÜ?" Eğer bizzat görmediğin Ve de dünya gözüyle göremeyeceğin "BİR ŞEY’İ DÜŞÜNÜYORSAN" VARDIŔ Ve Eğer “DÜŞÜNMÜYORSAN" belki(Senin için)YOKTUR ancak bu manada-Acaba; Şu İbretli fani DÜNYA’DA(İnansın/İnanmasın)ALLÂH’I MERAK ETMEYEN(Düşünüp/Anmayan) TEK BIR TANE İNSAN VAR MIDIR?
...!?
2)SORU: ALLÂH NERDEDİR?
2)CEVAP; ALLAH(Bilenler için) her an "HER YER'DE" hazır/nazırdır, her “ŞEYLE” ilgili ve alakadardır, (bilmezler için) gözlerinde muğlak Ve müphem bir "PERDEDİR" ser'de/seher'de.
Elbet! AĹLÂH,Kendi HİKMETINİN(İlim Ve iradesiyle)Ve sonsuz/sınırsız NURUNUN (Rahmet,güç,kudret ve nimetiyle) yaratmış olduğu "HER YERDE VE ŞEYDE" her an hazır,nazır,ilgili, alakalı, bakıcı,kontrol edici, koruyucu/kollayıcı,teskin,telkin,teşvik,tedbir ve takdir edici gerçek bir "SAHİP-ŞAHİT-HAKİM-YÖNETİCİ" olarak bulunur..İNSAN yaptığı yada sahip olduğu bir "ŞEYE" hiç ilgisiz,alakasız kalabilir mi;O halde ALLÂH da elbet,yarattığı,sahip olduğu, RAHMET/NİMETİYLE besleyip büyüttüğü,HİMMET Ve MERHAMETİYLE kollayıp koruduğu,sevk ve idare ederek YÖNETTİĞİ bir ŞEYE şu görkemli(HAYATA/KAİNATA Ve MAHLUKATA)neden ilgisiz ve alakasız kalarak ONU kendi haline bıraksın ki?
SORU!
İNSAN, KENDİSİNE AİT OLMAYAN BİR YER'DE SÜREKLİ KALIR MI, Oradaki bir İŞ'LE/UGRAŞLA ASLA İLGİLENİR Mİ; Acaba şu fâni 'DÜNYA'DA" Kendisine ait olmayan bir MADDİ/MANEVİ varlıkla (Ev,Tarla,Bahçe Fabrika,Otomobil gibi)ya da Kendisinin AKLEN VE BEDENEN asla hiç yapmadığı/yapamayacağı bir İŞ VE İŞLEVLE (İşçilik,Ustalık,Mühendislik,Doktorluk,Mimarlık ve Yöneticilik gibi) sürekli olarak onu düşünen, ilgilenen ve uğraşmaya çalışan bir İNSAN Var mıdır-Olur mu?
Yoktur/olamaz-Olabilir mi hiç!?
Olmaz,ancak;Elbet Çiftçi BAĞİYLA/BAHÇESİYLE-Ürünüyle, elbet Mimar/Mühendis yapacağı yapının PLANIYLA PROJESİYLE-İmar/inşasıyla,elbet Usta İŞİYLE-emeğiyle, elbet Doktor HASTASIYLA-Tedavisiyle Ve elbet Sanayici FABRIKASIYLA-Üretimiyle Ve elbet bir Yönetici de OFİSİYLE-KENT’IYLE-DEVLETIYLE sürekli ilgilenebilir..
Bu manada!
Doğaldır ki,ALLÂH da her "ŞEYİN" yegane/TEK Tasarımcı/Planlayıcı-Programlayıcı Ve Yaratıcı/Uygulayıcı-Yönetici Müellifi yani(Mimarı-Mühendisi,Ustası, Sanatkarı , takdir ve tedbir koyucu hesapçısı,tedarik edici, tasarrufçu Sahibi,Hamisi Ve Rezzak bir işletmeni olmakla; Her an her "YERDE" hazır ve nazır olacak ve her an her bir "ŞEYLE" de ilgili Ve alakadar olarak ONU sevk Ve idare etmeye devam edecektir,ki elbet ediyor da..
...!?
3)SORU;ALLÂH NE (İŞ)YAPAR-NEDEN?
3)CEVAP;ALLAH Bilenler için “ HER YERDE her an 'HER BİR ŞEY'İ" yapar,Bilmezler için de hiçbir “YERDE” asla "HİÇ BİR ŞEY" yapmaz,çünkü(Onlar için) yok ki yapsın..
Evet!
“Hz. ISA'YA, BİAT ederek DİNİNE giren bir grup İNSAN dönerek Ya “İSA karnımız acıktı; RÂBBINE söyle de, BİZE(Göklerden)taze/leziz YİYECEKLER göndersin,dedi..."
RÂBBİ elan seslendi(İSA'YA),de ki!RABBİM her an SİZE (Yerden/Gökten,Toprak-Su Ve Havadan ve dahi..) SÜREKLİ ŞEKİLDE BOL,LEZİZ,TÜRLÜ,ÇEŞİTLİ (Güzel,Faydalı Ve yararlı)RIZIKLAR YARATMADA DEĞİL MİDİR KI..!?"
Elbet!
ALLÂH her an sürekli olarak asla hiç durmadan ara vermeden,(haşa) asla hiç dinlenmeden (Zira O'NA yorulmak,usanmak,durmak,dinlenmek yoktur)ki her bir iş ve oluşla ilgili ve alakadardır;SÜREKLİ onu tasarlamakla,planlamakla,yaratmakla,ihya etmekle,sevk ve idare etmekle, yaşatmakla, şeklini değiştirerek,yaşlandırarak bazılarına verdiği sınırlı geçici (fâni) ömrünü tükettikten sonra ruhunu(canını)alarak-Bedenini yaratılmış olduğu kendi öz varlığına (Toprakla buluşturup köküne ve özüne) kavuşturmakla,döndürmekle Ve Ruhunu da kendi katına çıkarmakla ila ahir,,HÜLASA yüce ALLAH elbet her an her bir ŞEYLE ilgili,amade ve alakadardır-Çünkü ONDA zaman yoktur ki DURMAK olsun-Zaman ÜSTÜ bir irade güç ve kudrettir O,Ki her ŞEY ONDAN gelir,yaşar(ÖMRÜNÜ)tüketerek ölür ve tekrar ONA dönerek "TEVHİTİNDE birleşir..
4)SORU;ALLÂH BİZLE KONUŞUR MU-NASIL?
4)CEVAP;ALLÂH, (sanıyorum) PEYGAMBERLER hariç-bizzat KİMSEYLE doğrudan konuşmaz, ancak-CANLILAR İÇİN(Her birisi “BİR SEBEP Ve SONUCA” endeksli, her birisi hayati “BİR FAYDA VE YARAR” amaçlı,her birisi “BİR OLGU VE OLAYA” gebe, her birisi “BİR İBRET Ve İŞRET” yüklü) olmak üzere;Doğaya sarıp sermiş olduğu kendi “DOĞAL GÜÇLERİ” olan Su,Yağmur/SEL-HEYELAN ,Hava,Rüzgar/TUFAN, Ateş,Alev/YANGIN Ve Depremlerle/AFETLERLE seslenerek konuşur-elbet BİLENLER için de bunda “HİKMETİNİN” asla vazgeçilmez derin (İBRET) dersleri vardır..
ALLÂH elbet “BİZİM'LE” sürekli konuşur, Biz ONUNLA(doğrudan) konuşmasak bile, O Hikmetiyle,Rahmet,Himmet,Nimet ve Merhametiyle KAINATA sardığı İlmiyle,güç ve kudretiyle beraber sürekli olarak BİZE ilham ve ikramıyla seslenerek;İşaret ve alametiyle haber vererek-yüzümüze estirerek, üstümüze başımıza yağdırarak,tutup/sarsarak ayaklarımızı yerden keserek-Evimizi/Barkımızı başımıza yıkıp/geçirerek-İŞRETİMİZİN İBRETİNİ de bizzat göstererek/UYARARAK öyle bir SESLENİR ki! Artık ONU doğru Ve dosdoğru AKLEDEREK okuyup/anlayana, öğrenip/anlatana ,HAYATA/HAYATINA mürşit ederek uygulayana “YAŞATIP/YAŞATANA” ömrünce "AŞK" olsun,Visal-ı Vuslat olsun!
Evet!
Hem de öyle bir konuşur ki!Her sabah DÜNYAYI yeniden kurarak;Her sabah Senin başına sardığı yeni bir ÂŞK Ve ŞEVKLE beraber,ufkuna/nazarına serdiği yeni UMUTLARLA Seni bizzat himmet,rahmet ve nimetiyle içinde kıvrandığın (Ruhunun loş/puslu karanlığından) çıkararak, sevgi ve merhametiyle de terkin,telkin,teşvik,teskin Ve teselli edip kurtararak ÖYLE BİR KONUŞUR Kİ.!. Nasıl mı?
Mesela!
-Yarattığı her "ŞEYİ" (Evreni/Mahlukatı Ve SENİ)kendi ekseni etrafında (yörüngesinde) döndürerek Sana boşlukta kalmayı "DENGEYİ" davranışını (fikir/duruş -eylemini)kontrol etmeyi gösterip-öğreterek Ve de "SU Ve HAVANIN KALDIRMA GÜCÜNÜ" bedenine sararak(Suyla/Havayla) SANA doğal "FİZİK/ATMOSFER KANUNUYLA" seslenir,
- Her sabah yüzüne "GÜNDÜZÜ",her akşam da başına "GECEYI" sararak-Sana HAYATI anlaman/yaşaman için "ZAMANI", fâni DÜNYANIN akışını,MEVSİMLERİN" dönüşünü ve bu dönüşlerle beraber "ÖMRÜNÜN" de zamana sarılarak-her gün eriye-eriye tükenişini bizzat göstererek;ZAMANA sarılan sınırlı "ÖMRÜNÜ' doğru,yerinde dosdoğru kullanman için(Zamanla/Ayla-Güneşle) SANA seslenir..
-MEVSİMLERLE beraber,yüzüne estirdiği ılık-ılık meltemler,soğuk-soğuk rüzgarlar,sert-sert tufan ve poyrazlar,lodoslar, karayellerle Ve üstüne yağdırdığı yağmurlar,karlar, boranlar, seller,afetler ve bedeninin altına serdiği depremlerle de;Hem Doğayı dengeleyerek EVRENİ yaşatmak,hem bol,leziz NİMETLER vererek Seni Ve MAHLUKATI yaşatmak,hem de İBRETİNİ alıp başına sararak (Doğal Güçlerine) karşı TEDBİR alman için ikaz ederek SANA(Resim-Resim Mevsimleriyle) seslenir..
Çünkü!
Bütün bunlar. ancak(Eğitilmen için,elbet SENİN neden,niçin DÜNYAYA yaratıldığını,nasıl yaşayacağını,ne yapman gerektiğini Ve Nereye neden gideceğini ve bunun için de okuman, bilmen,öğrenmen ve öğrendiğini hayata geçirerek görevini dosdoğru yapman(tabi olduğun hayat sınavını)başarman adına yaratılmıştır;SEN ONA MUHTAÇSIN Ve elbet O HİÇ BIR ŞEYE MUHTAÇ değildir-bu fâni "SENARYO" ancak "SENİN İÇİN" yazılmıştır..
...!?
5)SORU;ALLÂH BİZİ NEDEN YARATTI?
5)CEVAP; Elbet ALLÂH'TA (BİZ)zaten VARDIK, zira ALLÂH Zatında/VARLIĞINDA olmayan bir "ŞEYI" yaratmaz.Çünkü,eğer öyle olmasaydı-Elbet;Yüce ALLAH, BEN (Sizi) İNSANLARI "(Hayat ve Mahlukatı ) Kendi NEFSİMDEN(Ruhumdan/Öz Varlığımdan) YARATTIM!” demezdi.. Not ”ALLAHIN YARATTIĞI VE YARATACAĞI HER ŞEY, ONUN EZELİ VE EBEDİ ZATİ VARLIĞINDA(Potansiyel ilim güç Ve iradesinde)VAR OLAN HİKMETLİ KATİ Ve KADİM(Sürekli-Sonsuz-Sınırsız)BİR ŞEYDİR Kİ; ONU YARATMIŞ, YARATIYOR VE ELBET(Kıyamete kadar da)YARATMAYA DEVAM EDECEK.. Peki!Neden yarattı,derseniz? Madem ki "ALLAH (BİZİ), İnsanları bizzat kendi ezeli Ve ebedi (İlim,Hikmet,Rahmet, Himmet, Sevgi,şefkat,ülfet, merhamet Ve sonsuz Nimetiyle)donanmış olan sonsuz/sınırsız öz BENĹİĞİNDEN/NEFSİNDEN,sınırsız ve sonsuz üstün İdrakinin güç,kuvvet,kudretinden "CÜZ'İ" bir iradeyi(AKIL,İZÂNİ Ve NEFS/HEVESİ) Ruhumuza Ve her biri farklı bir iş/oluş eylemine kapı açan rol ve misyon yüklü-asla vazgeçilmez "ESMA-İ HÜSNASININ" da "CÜZ'İ" güç ve kuvvetiyle de Bedenimizi sarıp donatarak ve sınamak için de "BİZE" sınırlı bir ÖMÜR takdir ve tahkim ederek-Boynumuza KADERİMİZİ asarak, HAYAT yürüyüşümüzü de "ÖZGÜR" serbest İrademize bırakıp yaratarak-Bizi şu fâni DÜNYAYA gönderdi, O halde;Yüce ALLÂH'IN, üstümüzden gerçekleştirmek istediği önemli bir "AMACI" Ve de bu amaçla da ulaşmak istediği vazgeçilmez kapsamlı yaygın ve kuşatıcı bir "HEDEFİ olmalıdır elbet..
Peki!
ALLAH, acaba Neyi AMAÇ edinsin, Neden bir HEDEF seçsin; Hiç bir ŞEYE asla muhtaç olmayan Ve de üstelik her "ŞEY" ile "HERKES'IN" de Kendisine muhtaç olduğu ilim sahibi güçlü ve kudretli bir ALLÂH,Neden bunu yapsın?
Öyle de!
ALLAHIN yaptığı “ŞEY”,aslında "SENDEN" yapmanı istediğidir-Çünkü;Bu DÜNYA'YA sınanmak için gönderilen SENSİN,ancak ALLÂH elbet görevini SANA hatırlatmak üzere de bizzat (Kendi) YAPTIKLARINI göstererek-bunu Senin de bizzat sahip olduğunu cü’zi İraden kadar yani(aklın,izanın, ilim ve irfanın)Vicdanın kadar yapabileceğine dair İbretli bir DERS vermek istiyor..!Hanı SEN de daima ONDAN yardım istersin ya,işte elbet O da Sana böyle yardım eder-Ancak;SENİN istediğini yine SANA yaptırarak-Dileğini yerine getirir,zira fâni DÜNYA imtihanı bunu gerektirir-İMTİHAN'DA "TORPİL" GEÇMEK yoktur..Aksine,Herkese karşı eşit ve adil davranmak esastır,ki;ALLAH da ancak bunu yapıyor-NİMETİNİ(Mümin/Mülhit demeden) Herkesin(TÜM MAHLUKATIN)fayda ve yararına açarak... Yani!
“Her işini,ÂLLAHIN bahşettiği AKIL VE İZANIN ile tahsil ettiğin İLIM VE İRFANİN kadar Ve ancak;Sahip olduğun VICDANINLA Ahlak ve Amelinle bizzat SEN(Kendin)-bir başına;AMAÇ VE ARACINLA beraber HÂYAL ettiğin HAKİKATINE de ulaşmak üzere şaşmadan "HEDEFİNE" doğru SEN yürüyecek ve onu da HAYATA ancak yine SEN(bizzat)KENDİN geçireceksin..Çünkü! Bilmelisin ki,ALLAH bunun, elbet "AKIL VE BEDENSEL" gücünü SANA peşin olarak vermiştir-doğal FITRATINA işlemiştir,Senin ruhsal ve bedensel (GENETİK)yapında vardır içini Kendi ahlak ve amelinle bizzat doldurmak zorunda olduğunu “Kaderinin” potansiyel flaş/Belleğinde kayıtlıdır;HAYAT SINAVINI BAŞARMAN için ONU unutmamak kafidir..
Evet!
AMAÇ,yaşadığın HAYAT Yolunda kurguladığın Hayalinden Kendi HAKİKATİNE doğru azim ve kararlıkla yürümek,HEDEF ise ulaşılan HAKİKATI fayda Ve yarar sağlamak üzere;HAYATA dosdoğru tam ve eksiksiz uygulayarak ALLAH rızasına UYGUN olarak "İNSANLIĞIN" harına Ve de elbet bütün MAHLUKATIN hizmetine sunmaktır..
Bu manada!
İnsanin "HAYAL VE HAKİKATI", aklıyla kurgulayarak “AMAÇ VE ARAÇLARIYLA” da ulaşmak istediği "HEDEFİ" arasında sürekli gider gelir,ancak;HAYALLERİ HAYATA UYGULANIP HAKIKATA DÖNÜŞÜNCE dizginleyip sakinleşir.
Mesela!
-Bir insan neden MÜHENDİS Ve MİMAR olmak ister;HESAP yapmak, iyi,güzel Ve kalıcı İşlere imza atmak, PLAN/PROJELER hayata geçirmek,PARA kazanmak,rahat/sakin güzel bir hayat yaşamak AMACIYLA beraber Ve elbet "SOSYAL" bir prestij ve statü de elde ederek-Bilinmeyi,Tanınmayı,Anlaşılmayı, Kabul görmeyi ,Taktir edilmeyi,Aranır olmayı ve de Anılmayı da HEDEFLER..Bunun gibi!-Her İŞ/MESLEK mensubu,elbet mesleğinin gerekleriyle(Rol ve Misyonuyla)beraber bilinip tanınmak,kabul görmek ve anılmak ister-elbet;DOKTOR,SAVCI HAKIM,ESNAF,AVUKAT,RESSAM,YAZAR,GAZETECI, İDARECİ,ESNAF,TÜCCAR, İŞLETMEN, SANATÇI Ve elbet SİYASETÇI,DEVLET BAŞKANI da BİLİNMEK TANINMAK, ANLAŞILMAK, TAKTİR VE TALTIF GÖREREK KALICI OLMAK İSTER..
Peki!
Madem ki, sadece (bir!) MESLEK sahibi olan ve de sadece mesleğinin rol ve misyonunu icra ve ifşa etmekle görevli Ve sorumlu bu "İNSANLAR" yaptıklarıyla bilinmek,tanınmak, anlaşılmak, taktir takdis,taltif,takdim edilerek bir bakıma (özlemle!) "ANILARAK" ilelebet yaşamak istiyorlar,ki (Elbet ALLAH'TAN geldikleri,ONUN ilm-i iradesinin bir parçası oldukları için)istemeleri de doğaldır-O halde;Bu MESLEK Mensuplarıyla beraber bilinen ve bilinmeyen,görünen ve görünmeyen her bir "ŞEYIN" Yaratıcı(Sahibi, Rezzakı,hamisi, Banisi, Sanisi,Koruyucu/Kollayıcısı,Dengeleyici Naşiri ve Tasarrufçu) SULTANI olan ALEMLERİN RABBI VE HESAP GÜNÜNUN Adil- Mutlak yegane/TEK "SAHİBİ, HAKIMİ,ŞAHİTİ Ve SAVCISI" olan Ve de(okunup/bilinmeye,tanınmaya,anlaşılmaya, dosdoğru yaşanıp yaşatılarak)ANLATILMAYA VE "YERYÜZÜNDE HER TÜRLÜ ÖVGÜYE LAYIK TEK VARLIK"OLAN;İki Cihanın da yegane TEK Efendisi/RABBİ Yüce ÂLLAH Neden “Bilinmek, tanınmak,anlaşılmak,yaşanılmak,yaşatılmak ve elbette anlatılmak istemesin-NEDEN?
Eğer!
Kendisini okuyup/bilmeyecek-tanımayacak-anlayıp/yaşamayacak-anlatıp/yaşatmayacaksak BİZİ NEDEN YARATTI? Ve eğer BIZİM de her an Kendisini Merak etmemizi/Sormamızı, Okuyup/Bilmemizi, doğru Anlamamızı-ONU Kendimizde Yaşamayı Ve "MAHLUKATA" Anlatarak bütün Alemlerde YAŞATMAMIZI istemiyorsa;(hâşa)NEDEN VAR?
Bu nedenle de!
İnsanın ömrü, "HAYAL VE HAKIKATİNİN" fayda ve yarar yüklü vazgeçilmez İNSAN Ve İHSAN eksenli "AMAÇ VE HEDEFLERINİ" azim ve kararlıkla tam ve dosdoğru bir şekilde HAYATA uygulamak üzere;Adeta "İNSANLIĞA" feda edilmiş olur,ki asıl anlamlı "DEĞERLI" olan da böyle dolu/dolu geçen "ÜRETKEN/PAYLAŞIMCI" bir ömürdür..
Sanıyorum ki!
Yeryüzünde “YARATLIŞLA” ilgi bütün "SIRLAR" çözülmedikçe "HAKİKAT" de asla anlaşılamayacaktır,ki bu manada;BİZ de,yüce ALLÂH'IN Kendi ezeli/ebedi Hikmet,nimet Ve Kudret ilminden cömertçe "BİZ'E" bahşettiği cüz'i irademiz(AKIL/ FERASETİMİZ) kadar, Hayalimizi HAKİKATİMIZE hasrederek O "SIRRIN" peşinden koşmaya devam edeceğiz-elbet yüce HAKKIN izniyle-Takdir ettiği "ÖMRÜMÜZ" kadar..İnşallah..
SON/SÖZ;
Eğer!
ALLAH(varsa),ki Vardır,yoksa da,BİZ(Onu);Hikmetiyle yaratarak cümle “KAİNATA” (Hayata Ve Mahlukata) sardığı Ve elbet Bizi de irademizden(Aklımızdan/Ruhumuzdan, Bedenimizden/Nazarlarımızdan) kuşatarak-Kendi ezeli /ebedi “ZATİ” Varlığına hayret Ve hasretle yönelttiği(İBRET Ve İŞRET)yüklü “DOĞAL GÜÇ VE KUVVETLERİNE” bakarak ve büyülenerek-VİCDANIMIZLA (Aklımızla,ferasetimizle,ilim ve irfanımızla” yani AHLAK Ve AMELİMİZLE Biz “VAR” ederek “YAŞIYOR Ve YAŞATIYORUZ” ONU elbet..
Sevgilerimle..
...