Ahmet Aydın’lı yıllar.
Adıyaman 1954’te Malatya’ya bağlı ilçeydi il oldu.
Adıyaman bir tarafı Nemrut ve Commagene, diğer bir tarafı Haydar Efendi, Asım Efendi, Rıfat efendi ve Samsatlı Lukianus ile derin bir kültürün parçası.
Kısaca bir tarih başkenti…
Nemrut, Cendere Köprüsü, Karakuş Tümülüs’ü Perre-Antik Kent ve eski Kâhta kalesi, Adıyaman’ın dışa açılan kapıları.
Birçok şehirde birçok Tümülüs var, ama Adıyaman’ı diğerlerinden ayıran temel özellik yahut fark, Commagene Krallığının merkezi oluşu.
Adıyaman, tarihi süreçte 1954 yılında il olmanın ötesine şehir olarak geçemedi.
İl olması ile sadece tanınırlığı arttı, hatta daha dün sayılacak zamana kadar Türkiye’de doğru dürüs yeri bilinmiyordu.
Türkiye’de tiryakilerin her zaman aradığı tütünü, üzümü, arpayı, nohudu, narı ve diğer ürünleri uluslararası marka haline getiremedi.
Derin kültürün ürettiklerini duyuramadı.
Tarımsal sanayi iş kollarını kuramadı.
Güçlü, etkili, sanat ve edebiyat profilleri üretemedi, ürettiklerini markalaştıramadı.
Daha çok kette iş birliği dayanışma içerisinde olması gereken figürler birbiri ile uğraştı didişti.
Taraflar kendi başarıları yerine başkalarının başarısızlıkları üzerinden yükselmeyi tercih ettiler.
Böylece hem rakipleri yıprandı hem kendileri yıprandı, buna bağlı olarak ta memleket yıprandı. Sonuç olarak kendileri de de battı, memleket de…
Bu anlayışla DYP genel başkan yardımcısı olan Mahmut Nedim Bilgiç’i bulunduğu makamdan aşağı indirmek için otobüslerle Ankara’ya parti genel merkezine yürüyüş yaptılar.
Böylece Mahmut Nedim Bilgiç bakan yapılmadı, kendileri de bu politikayla hiçbir şey olmadan silinip gittiler.
2000’li yıllara kadar süreç biri birini yiyip yok eden bir yapıyla devam etti…
2002 de Ak Partinin kuruluşu ile siyasetin oyuncuları değişmeye başladı.
2002’den sonra AK Parti büyük bir çıkışla siyasete egemen oldu.
Tam bu sırada, köyden okula kilometrelerce yaya yürüyüp gidip gelerek Sağlık okulu ve Hukuk okuma başarısı gösteren Ahmet Aydın faktörü devreye girdi.
Ahmet Aydın AK partinin kuruluş sürecinde AK parti il başkanlığında sahneye çıktı.
Genç, sempatik, kasıntısız bir yüz… Halkla yan yana yürüyor, onlarla gülüyor, onlarla Kürtçe-Türkçe dertleşiyordu.
O süreçte Adıyaman AK Parti kadroları ile halk arasında ciddi bir frekans uyuşması yakalamıştı.
Elli yılın birikmiş sorunlarını çözmek “Biz niye Gaziantep olmayalım… Biz niye Malatya olmayalım?” hayali kuruluyor, Üniversite kuruluyor, çıkmaz sokak olan Adıyaman Doğudan-Batı’ya Nissibi köprüsüyle açılıyor talihini değiştirmek için mesafe alıyordu.
Adıyaman bu minval üzere yürüyordu artık. Ağır da olsa, yol kazaları da yaşasa, mesafe alıyordu.
Bu yolun mimarı, Adıyaman’da Üniversitenin kurulmasından tut, kavşak çalışmalarına kadar imzası olan Ahmet Aydın’dı.
Geri kalmışlığı ortadan kaldırıp, gelişme kalkınma yolunda atılan adımların aktörü Ahmet Aydın’dı.
Adıyaman için büyük şanstı Ahmet Aydın. Ve büyük güçtü.
Şimdi oturup düşünme zamanı. Elli yıldır denediğimiz, fakat başarılı olamadığımız alışkanlıklara mı devam edelim, yoksa aklımızı başımıza alıp kendimizden başlayarak yanlışlarımızı mı düzeltelim.
Hangisi? Hangisi olalım?
Tabi ki didişip kakışmayı bırakacak, önümüze bakacağız.
Başarıya, üretmeye, paylaşmaya, dayanışmaya, faydalı olmaya bakacağız. İyi bürokrat, iyi siyasetçi, iyi sanayici ve iyi gazeteci olacağız.
Üreteceğiz ve Kazanacağız.
Kazandığımızı yine memlekete harcayacak, yokluğu ve yoksulluğu her gün biraz daha azaltacağız.
Yoksulumuz ne kadar azalırsa mutluluğumuz o kadar çok artacak.
Ahmet Aydın’ı doğru anlamak için yazdım.
Çiğnediğimiz her güçlü insanımızdan geriye ezilmişlik, yoksulluk ve cehalet kaldığını görmeliyiz artık.
Kısmet olur, nefesim yeterse ‘AHMET AYDIN’LI YILLAR’ adıyla bir kitap yazımına başladım.
Daha önce AK PARTİDE KILIÇLAR ÇEKİLDİ adlı kitabımla yakın tarihte yaşanan olayları perde arkası duyulmayanları ortaya koymuş ve yakın siyasi tarihe ışık tutmuştum.
Bu çalışmayla en azından son 25 yılın Adıyaman siyasetini kitaplaştıracağım, ilk bölüm içinde çalışmaya başladım bile.
Doğrusuyla yanlışıyla neler olmuş? Neler yaşamışız göreceğiz?
Adıyaman siyasetinde ikinci bir Ahmet Aydın örneği yok. Bu yüzden yazılmayı hak ediyor diye düşünüyorum.
Geriden gelenler Ahmet Aydın’ı ve ona verilen haklı değeri/kıymeti görmeliler ki daha fazlası, daha iyisi için çaba harcasınlar.
Ben parti fanatiği biri değilim. Memleket için ülke için kim bir çaba gösteriyorsa ona destek oldum. Bunu parti farkı gözetmeksizin yaptım.
Abdurrahman Tutdere solda, Mehmet Dağtekin sağda sivil toplumculukta öne çıkan isimlerdi, 20-25 yıl önce ellerine mikrofon alıp demokrasi parkı önünde konuşmaya başladıkları günden beri partilerine bakmadım haklı ve güzel gayretlerini bugüne kadar hep destekledim.
Memleket insanımın partilerini değil çabalarını önemsedim, bu sebeple de destekledim ve desteklemeye de devam edeceğim.
Memleket için kim bir çivi çakma çabasındaysa ona destek olamaya devam edeceğiz.
Yanlışlarında da tabi ki gerekli uyarıları yapacağız.
AHMET AYDIN’lı yıllar kitabımın içeriğiyle ilgili zaman zaman yayınlar yapacağım, sizlerden gelen anı, anekdot hatıraları da değerlendireceğim.