ADNAN

Sanırım iki ay’da 9 telefon yakalandı kopuşumda ve tek suçlu benim, buna birde müdüre gardiyana dikilmemi bahane edip beni Malatya E tipi cezaevine sürgün etti

Abone Ol

Yıl 2004 yani tam 20 yıl önce … Elazığ E Tipi cezaevi …kendime özel cep telefonum ve tüm koğuş arkadaşlarının ortaklaşa kullandıkları ayrı bir telefon … ayrıca her an yakalanabilir düşüncesi ile deldiğimiz koğuş duvarlarında yedekte beklettiğimiz 6-7 telefon ise muhafaza da… en rahat biçimde her an çıkarıp kullanmak üzere bir telefonu ise cezaevi çatısının kenarına bırakmışız …bir gün bir aramada ortaklaşa kullanılan telefon yakalandı … arama bittikten sonra hemen bir kaç genç birbirlerinin omuzuna çıkıp çatıda sakladığımız telefonu almaya koyuldular … ama koyduğumuz yerde telefon yok … bir kaç çatıya tırmanma denememizden sonra vazgeçtik … yoksa yok dedik ve mecburen deldiğimiz sonrada bi güzel kamufle edip üstünü kapattığımız koğuş duvarını açalım dedik, ama çatıda ki telefon kafa kurcalıyor .. nasıl olurda kaybolur kendi kendine … genç mert yiğit ülkücü bir gardiyan arkadaşa haber saldım . geldi … durumu anlattım .. çatıya çıkıp bakayım dedi ve gitti … on dakika sonra çatının koğuş bahçesini üstten gören boşluk bölüme geldi ;” abi burda bişey yok” dedi …tuhafımıza gitti nasıl olur diye nereye gider bu telefon dedik …genç Mert çok sevdiğim ülkücü gardiyan bi kaç dakika içinde tekrar çatı boşluğunda koğuş bahçemizi gören tarafa geldi ; abi dedi buldum telefonu … teee çatının ortasında”… nasıl olur dedim .. ‘abi’ dedi burada kerkenezler yuva yapmış onlar sürüklemiş çatının ortasına kadar .. deyip telefonu çatıdan bahçeye bize doğru yukarıdan bıraktı .. naylonla ambalaj yapmıştık telefonu ve baktık ki gaga izleri var naylon parçalanmış .. demek ki kerkenezler ya da kargalar gagalamıştır dedik aldık telefonu … her zaman olduğu gibi herkes ailesiyle görüştü … benim özel telefonum ise daimi olarak üstümde cebimdeydi.. üstümü aratmıyordum …işte birazdan bahsedeceğim ADNAN adlı mahkum kardeşimde yanımdaydı … arada bir kendi özel telefonumu ADNAN a verirdim arama olmadığı günlerde onda kalırdı … pek sevinir gurur duyardı …sonra ki günlerde ADNAN tahliye oldu .. hırsızdı … on gün dışarıda ise bir yıl hapisteydi .. tahliye olup tekrar her yakalanışında benim koğuşa gelirdi … yer içer tavlu olur öyle tahliye olurdu … hırsızdı ama Mert yürekli atarlı biriydi … ve yıllar geçtikçe cezaevi idaresi ile iyice aram açılıyordu … cezaevi savcısı solcu … hakkımda çok ihbar aldığı için kafayı bana takmış …ve o savcının yüzünden art arda kaç telefon yakalattım hatırlamıyorum … sanırım iki ay’da 9 telefon yakalandı kopuşumda ve tek suçlu benim .. buna birde müdüre gardiyana dikilmemi bahane edip beni Malatya E tipi cezaevine sürgün etti …

Malatya da 6 kişilik bir oda … ama üç kişiyiz … ben ve iki suç ortağı mafya çetesi .. büyük isimli babaların adamları … biri çok efendi saygılı, diğeri tam bir çakal… oturuşu kalkışı yemek yiyişi son derece itici, despot biri, ne laftan anlıyor ne insanlıktan … her hafta Kurtlar Vadisi dizisi oynayınca kendini Polat yerine koyuyor.. bana ise ömrü hapiste çürümüş ŞAHİN karekteri muamelesi yapıyor .. bir iki ters baktım anlamıyor.. anlayabileceği dilden ; bak oğlum senin reis dediklerin bile bana saygı duyarlar sever sayarlar beni, diyorum yine anlamıyor … en son tuttum göğsünden bunun kaldırıp betona çarptım, nefesi kesildi ve ağladı … vicdan yaptım üzüldüm bu sefer … sonra hareketlerini düzeltti ama on gün … on gün sonra yine aynı mal mağara adamı … ulan vursan vurulmuyor dövsen ağlıyor … şaşırdım kaldım … sonra bulunduğum bölümün tee öbür ucunda bir ses; Muhsin abiii ben ADNAN … beni yanına al abi, diye bağırıyor … en son Elazığ’dan tahliye olmuştu Adnan … fazla süre geçmedi tahliyesinin üzerinden ve bu sefer Malatya da bir evi soyup kaçarken polis tarafından yaralı olarak ele geçmiş … aldım yanıma yarası pek ağır değil …odaya Adnan’ın gelmesiyle dört kişi olduk … tv aşağıda, üst kat ise yatak odası … dördümüz hep beraber tv seyrediyoruz ama ben tv odasına geldim mi benim yanımda o çakal mafya bozuntusu Adnan’a ses etmiyor .. ama ben yatak odasına çıkınca Adnan la alay edip dalga geçiyor sesleri yukarıya rahat biçimde geliyor … kıs kıs gülüyorum .. Adnan’ın huyunu biliyorum çünkü fazla dayanmaz yumulur o çakala … yeter ki ben destur vereyim … ve tam bir ay tv odasına inmedlm … bekliyorum Adnan ne zaman o çakalı bana şikayete gelecek diye … bir ay sonra Adnan yanıma geldi ‘ abi ben senin yanına geldim ama bu mafya çakalı çok üstüme geliyor, dedi … beklediğim buydu zaten .. isyan noktasına gelmesini bekledim Adnanın ve nihayet … yani kör istedi bir göz Allah verdi iki göz …

Adnan dedim kendini ezdirme dağıt ağzını burnunu … Adnan, hem iki kişiler hem falan babanın adamları ama dedi … yemişim falan adamı ben de filan adamım her türlü arkandayım ve diğerini dert etme tutarım onu .. zaten birbirlerini sevmezler dedim .. hem o diğeri çok iyi dürüst biri sakın ona fiske bile vurma dedim …

Tamam abi dedi sen arkamda oldun mu yeter cezaevini bile yakarım dedi … ama kavgadan sonra bizi hücreye atarlar beni hücreden çıkarıp tekrar yanına akacakmısın , dedi .., hiç merak etme bu gece hücrede yatarsın seni yarın tekrar yanıma alırım ve seni idareye dövdürtmem bile …

Adnan ın yüzü güldü … spor ayakkabılarını giydi aşağı tv odasına indi .. çakal orada oturuyor ..plan o .. Adnan döverken o çakalı ben sözde sese gürültüye gelmiş olacam … Adnan tv odasına iner inmez kıyamet koptu … hemen fırladım diğer sevdiğim dürüst kişiyi tuttum .. ama o çakal ömründe yemediği dayağı yedi … iyice hoşaf olunca o çakalı ensesinden tutup koğuş bahçesine çıkardım ve kapıyı üstüne kapattım …koğuş giriş kapısı ise gardiyan dolu sese gürültüye gelmişler .. ben kapıyı açın demesem açmayacaklar korkularından … neyse kapıyı açtırıp Adnan’ı gardiyanlara teslim ettim , baş gardiyana ; bak dedim Adnan a fiske vurmayın ve sabah tekrar koğuşuma geri getirin …sağol olsunlar tamam dediler … Adnan bi seviniyor ki sormayın hem intikamını aldı hem dayak yemeyecek hem de koğuşa geri gelecek .. bu imkansız gibi bişey hapislerde ama en imkansız gibi görünen şeyleri imkanlı hale getirmek de zor değil …

Sonra o dayak yiyeni çıkardım koğuştan … giderken yara bere içinde, kulağına doğru ama gardiyanlarında duyabileceği şekilde ; bak koçum dedim şimdi sen 15 gün hücre yatacaksın, kafan kalın o yüzden 15 günde jetonun düşmez …ama belki 6 ay sonra esen bu fırtınayı bu boranı bu tufanı o zaman çözersin … işi çözdüğün gün yanıma gel sana iki çift söz daha ederim belki deyip gönderdim … Gerçekten 6 ay kadar sonra başka cezaevine sevk gidiyormuş o dayak yiyen genç mafya … geldi odamın mazgalına… bi değişmiş bi efendi bi olgunlaşmış ki bu kadar kısa sürede bu denli değişime uğramış olması akıllanması şaşırmıştı beni …abi hakkını helal et sen gerçekten değerli birisin bi emrin var mi sevk gidiyorum dedi … aferin bak mertlik yiğitlik budur hatanı görebilmene sevindim dilerim gittiğin yerlerde başka hatalara düşmezsin deyip uğurladım…

Adnan ı ise aynı günün sabahında koğuşa geri aldırdım … Elazığda da böyle Mert gururlu haysiyetine düşkündü …

Aldım karşıma Adnan’ı … bak dedim sen Mert onurlu bir insansın neden hırsızlık gibi yüz kızartıcı suç işleyip ananın babanın boyunlarını büküyorsun, dedim …

- Abi herkes çalıp çırpıyor hırsız olmayan var mı? Başbakanlar bile çalıp çırpıyor dedi …

Yok be Adnan dedim sandığın gibi herkes hırsız değil .. bu dünyada namuslu insanlarda var şerefiyle yaşayan … ayrıca başbakanlara mi özeniyorsun dedim … babanı ananı kardeşlerini düşün dedim senin gibi evlatları oldukları için utanıyorlar mı acaba kapı komşu akrabadan dedim

- Evet abi dedi babam senden utanıyorum diyor her seferinde ama ben zannetmiştim ki herkes hırsız … sohbet böyle devam etti .. sonra gel saatlerde mışıl mışıl uyumuşuz…

Sabah baktım Adnan namaza başlamış

Öğrenmek istediği süreleri yazmamı istedi benden … kitap verdlm ve Adnan o günden sonra bir daha asla çalmadı , tahliye oldu evlendi, namusuyla önce inşaatlarda işçilik yaptı sonra PTT de devlet dairesinde iş bulup hayatını dürüst ahlaklı şekilde idame ettirmiş

Şimdi ne halde bilmiyorum izimizi kaybettik bir birimizin ama eminim evli olduğu için çocuklu ve mutlu

Allah selamet versin