ABDURRAHMAN SUGEÇMEZ’İN DOSTLUĞU
Kızılay Çay bahçesinin giriş kapısında üstü başı perişan, eli yüzü, kir içinde bir delikanlı ayakkabı boyacılığı yapmaktadır. Kir pas içinde olan boyacı çocuğun bu pejmürde hali Kızılay çay bahçesi müşterisi olan Abdurrahman SUGEÇMEZ ‘in dikkatini çeker.
Abdurrahman SUGEÇMEZ bu boyacı çocuğa ; Nedir la ..! Nedir bu üstün başın kir içinde? Boyacı çocuğu ters bir yüz ifadesiyle ”Ne var Ne olmuş üstüme, başıma ?” diye karşılık verir.
Çocuğun bu sert tavır içinde ki ifadesi Abdurrahman SUGEÇMEZ’İN asabını bozar.
Abdurrahman SUGEÇMEZ “la sen önce bir ayağı kalk. Benden konuşurken ayağı kalk, öyle konuş. Kalk la..! Kalk ayağı! Senin anan yok mu .? nedir bu üstün başın,? Nedir bu halin? Anan niye üstünü başını yıkamıyor? Niye temizlemiyor? Anan sana niye bakmıyor.?
Boyacı Çocuğun gözlerinden yaşlar süzülür. Anam var mı ki yıkasın, Anam var mı ki temizlesin? Anam ölmüş ölmüş. Yok ha yok ..! Deyince, O anda Abdurrahman SUGEÇMEZ’ inde gözlerinden yaşlar dökülür Anasızlığın acısını yüreğinde his ederek , Hemen personeli Berces’e seslenir.
“Bu delikanlıyı Karşıdaki berbere götür tıraş ettir, buradaki Gençlik banyosunda iyi bir yıkansın, temiz olduktan sonra bu mağazadan, Bir iki takım pantolon, kazak, gömlek al” diye tembihte bulunur.
Abdurrahman SUGEÇMEZ bu olayın verdiği moral bozukluğundan Çay bahçesinden içeri girmez iş yerinden ayrılır. Akşama doğru iş yerine gelir masanın başına geçer oturur, Günlük hesabı kontrol etmeye başlar.
Bir ara başını kaldırır. Bir delikanlının köşede ayakta durduğunu fark eder. Bu delikanlıyı tanıyamaz. Neyin nesi kuşkusuna kapılır. Personeli Berces’i çağırır. Kim bu deli kanlı ne bekliyor burada der.?
Berces; Bu bizim bu günkü boyacı çocuk..! deyince, Abdurrahman SUGEÇMEZ bu yakışıklı deli kanlının sabahleyin tartıştığı boyacı çocuk olmasına ihtimal vermez. Hayret içinde kalarak tanıyamadığını söyler.
Boyacı çocuğunu yanına çağırır. “Sen ayakkabı boyacılığından ne kadar kazanıyorsan, ben sana günlük üç katını yevmiye olarak vereceğim. Sen yalınız etraftan boş bardakları topla etraftaki masalara bak yeter” diyerek anlaşma sağlanır.
Bu çocuğun çalışkanlığı Köse Abe lakaplı Abdurrahman SUGEÇMEZİN çok hoşuna gider. Abi kardeş ilişkisi içinde işlerine devam ederler.
Kızılay çay bahçesi müdavimlerinden olan Harran üniversitesi üst düzey görevlisi hocaya, Bu Boyacı çocuğu Harran üniversitesine alması için ricada bulunur.
Kısa bir müddet sonra bu boyacı çocuğu üniversiteye alırlar. Çocuğun üniversiteye alındığını duyan babası, Abdurrahman SUGEÇMEZ’ in yanına gelir, elini öpmeye çalışır, Abdurrahman müsaade etmez.
Boyacı çocuğun babası; Artık bu benim değil senin evladın. Bu senin oğlun, senin kardeşin, senin namusundur benim değil der, Bu deli kanlının halen üniversitede görev yapmakta olduğu söylenmektedir.
Başta dedik ya;
ABDURRAHMAN SUGEÇMEZ‘İN
BOYACI ÇOCUKLA SU GEÇMEZ DOSTLUĞU ..!