Gençlik yıllarımızda okuduğumuz kitaplarda ve dergilerde Abdülhamit'e "Kızıl Sultan" sıfatını Ermenilerin taktığını öğrenmiştik. Burada bir kurnazlık vardı; "Ermeniler böyle dediyse, o zaman Abdülhamit kızıl değil Göksultan'dır" diye düşünecektik... Ve öyle de oldu...
Yaş kırkı geçince öğrendik ki kandırılmışız.
Abdülhamid’e “Kızıl” sıfatını kullanan ilk kişi İslamcı şair Mehmet Akif Ersoy’dur, “Kızıl Kafir” demiştir hatta.
Türkçülerin fikir önderi Ziya Gökalp de Akif’ten sonra “Kızıl Sultan” nitelemesini Atatürk’e ithaf ettiği “İstida/Dilekçe” başlıklı şiirinde kullanır. Bu şiirdeki
“Kara Sultan” ise Vahdettin’dir.
“Abdülhamit gerçi Kızıl Sultan'dı,
Buna nispet yine o bir insandı.
Çok masumlar fetvasına aldandı;
Kurtar bizi artık ‘Kara Sultan'dan!”
Abdülhamid’e en ağır hakaretleri yapan kişi ise Mehmet Akif Ersoy’dur. “Zulme boyun eğemem, zalimi alkışlayamam” diyen onurlu şairin Abdülhamit hakaretlerinden kısa bir seçki sunayım:
Âh efendim, o herif yok mu, kızıl kâfirdi;
Çünkü bir şey tanımaz, her ne desen münkirdi.
…..
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer,
Âkıbet çok kötü... dîbâce-i ma’lûmuyle,
…..
Ne edeb der, ne hayâ der, ne fazîlet, ne vakar;
Geyirir leş gibi, mu’tâdı değil istiğfar.
Aksırır sonra, fütûr etmeyerek, burnumuza...
Yutarız, çâre ne, mümkün mü ilişmek domuza?
Abdülhamid diktasına karşı Türkçüler, İslamcılar, batıcılar, sosyalistler, liberaller ittifak halindeydi. Çünkü Abdülhamid eli kalem tutan her aydını kendine düşman görüyor, yakaladığını hapse atıyordu. Birbirine zıt kesimlerin böyle bir ittifakı Türk tarihinde bir ilk ve son ittifaktı.
Günümüzde bu ittifak bozuldu. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya kalkanlar aynı anda hem Mehmet Akif'i seviyor, hem Abdülhamiti... İşyerinin bir duvarında Enver Paşa tablosu var, karşı duvarda Abdülhamit...