ABD'nin Baltimore kentinde ticari bir gemi Francis Scott Key köprüsüne çarptı. Köprü, gemi çarpması sonucu yıkılırken, köprünün üzerinde araçların da olduğu haberlerde yer aldı.
Sadece 6 kişinin öldüğü açıklandı.
Dünyanın üçüncü en büyük makaslı çelik köprüsü.
2632.3 m. uzunluğunda.
56 metre yükseklikte.
En geniş açıklığı ise 366 metre.
23 Mart 1977 yılında hizmete açılmış. Dört şeritli bir köprü. Oldukça yoğun bir trafiğe sahip.
Bu dev köprü 26 Mart 2024 tarihinde ticari bir şilebin en büyük açıklığın ayaklarından birine çarpması sonucu tamamen yıkıldı.
Üzerindeki araçların hepsi nehrin soğuk sularına gömüldü.
Şimdi bu tesadüf (!) köprü yıkan kazada ilginç ve merak uyandıran sorular var.
1- Dünyanın üçüncü büyük köprüsü 47 yıl hiç bir yıkıcı kazaya uğramıyor. Fakat trafiğe açıldığı 23 Mart’a yakın bir yıl dönümünde 26 Mart tarihinde 47. yılında kazaya uğruyor !
2- 22 Mart akşamı Moskova’da ki kanlı terör saldırısından sadece 4 gün sonra ABD’de 47 yıl boyunca hizmet veren dünyanı üçüncü büyük köprüsünün yıkılmasına sebeb olan bir kaza oluyor.
3- Köprü ismini nereden alıyor?
Köprü, adını Amerikan milli marşı "The Star-Spangled Banner"'ın yazarı Amerikalı amatör şair Francis Scott Key'den (1779–1843) almış.
Amerikan milli marşını yazan şairin isiminin verildiği köprü yıkılıyor !
4- Özgür haberciliğin mabedi olarak görülen ABD’de yorumsuz ve cevapsız soruları ile kaza basit bir haber olarak geçiştiriliyor.
Kazanın oluş sebebi ?
Kaç aracın sulara gömüldüğü ve kaç kişinin öldüğü.
Köprünün yıkılması sonucu trafiğin alacağı durum ve ekonomik kayıpların boyutu.
Geminin, 2632 metre uzunluktaki köprünün bir çok ayağından birine değilde yıkılmasına sebeb olacak sadece iki ayağından birine çarpması.
47 yıldır olmayan kritik bir kaza oluyor.
Basit bir haber gibi geçiştiriliyor.
Ve bu kaza ne tesadüftürki Moskova’da ki kanlı terör eyleminden 4 gün sonra, köprünün açılış yıl dönümü gününden de 3 gün sonra gerçekleşiyor.
Ve yıkılan köprü Amerikan milli marşını yazan şairin adını taşıyor !
Tamamen elektronik sistemler ve uydu müdahalelerine açık deniz trafiğinde seyir halindeki bir geminin; köprünün statik olarak yıkılmasını sağlayacak ayağına dümen kırıp sonra da kilitlenmesi çok zor olmasa gerek.
Fakat ilginç olan bir hususta şu.
Geminin hız kesmeden aksine hızlı bir şekilde hangi mesafeden ve ne kadar süre de köprünün kritik ayağına çarpması için rotasının çarpmadan ne kadar süre önce değişmesi ve dümeninin kitlenmesi gerekir?
Köprünün her hangi benzer bir kazaya uğraması ihtimaline karşı bir güvenlik önlemi yok mu?
Moskova’da gerçekleşen kanlı terör eyleminde güvenlik zafiyetinin konuşulduğu gündemde ABD’de en büyük köprünün yıkılması karşısında güvenlik ihmali konusu niçin hiç tartışılmaz?
Moskova’da ki sivillere yönelik kanlı terör olayında 163 kişinin öldürüldüğü açıklandı.
Yıkılan köprüde 2600 m. de kaç araç gidiş geliş olarak seyir halindeydi acab? Ve kaç sürücü ve sivil yolcu kazazede nehrin soğuk sularında boğulmuş olabilir?
Vekâlet savaşları, elektronik uydu savaşları vs.
Rusya, ABD’nin dünyada ki hakimiyet savaşını kendi coğrafyası dışında yürütmesini ve Amerikalıların rahat koltuklarında savaş haberlerini umursamaz olarak seyretmesini kabüllenmeyeceğinin işaretlerini vermiş olamaz mı?
Şüpheli uçak kazaları, Panama, Süveyş benzeri kanallarda ki muhtemel kazalar (!) ve İstanbul ve Çanakkale boğazlarında ki dümen kitlenmeleri ve gemi kazaları süpriz olmamalı.
Bence III. Dünya savaşının hangi şekilde seyredeceği ve hangi özgün karakteristik sahalarda varlığını sürdüreceği üzerine ilgili akademisyenlerimiz ve dış güvenlik bürokrasimiz sıkı bir çalışma yapmalı.
Perşembenin geleceğini çarşambadan bilmeliyiz!
Dünya nüfusu cephelerde savaş ile azalmaz. Sivil kayıplar ve sivil çatışmalar zincirleme kitlesel katliamlar olmadan ve kitle imha silahları kullanılmadan dünya nüfusu azalmaz. Teopolitik sebebi ile kaos ve savaş dünyayı sarmadan “mesih’de” “İsa’da”ve
“mehdi’de” gelmez (!)
Bu iki sebebe ekonomik savaş sebeblerini de eklersek dünyamız hızla III. Dünya savaşının dönülmez ufkuna girmiş görülüyor.
Not: Bu yazım hazırlanırken henüz İstanbul boğazı bir geminin arızası ile çift yönlü trafiğe kapanmamıştı.