Avrupa’nın en uzun sahil şeridi bizim, toplam 8272 kilometre uzunluğunda bir sahil ! Ama kullanılamayan bir sahil. Üç tarafı deniz olan ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu döneminde denizlerimizde şehir hatları vapurlarından tutun da tüm yük ve yolcu taşıma hakları yabancılara aitti.
Osmanlı devleti, yabancı devletlere KAPİTÜLASYON hakkı vererek tüm taşıma haklarını yabancı bandıralı gemilere devretmişti.
Yani kıyıları, karasuları göl ve akarsularında yürüttüğü tüm denizcilik faaliyetlerini, yani kabotaj hakkını devretmek zorunda kalmıştı.
Türklere deniz ticareti de, yolcu taşımacılığı da, kendi karasularını kullanmak da yasaktı!
Gemiler eski ve küçüktü. Yapılmış liman yoktu. Limanlar ve deniz taşımacılığı büyük oranda yabancı şirketlerin elindeydi.
1923’te önce denizcilikle ilgili yönetim yapılanması gerçekleştirildi.
11 Nisan 1926’da Kabotaj Kanunu kabul edildi.
1 Temmuz 1926’da Kabotaj Hakkı yasalaştı!
1923 yılında, yelkenliler dahil 34 bin ton olan deniz taşıma gücü, 1927’de 130 bin tona çıkarıldı. 1933 ‘de çıkarılan bir yasayla deniz taşımacılığının büyük bölümü ve limanların tümü devletleştirildi.
1937’de Denizbank kuruldu, özel taşımacılığa son verildi.
80 yıl sonra denizlerde Osmanlı Kapitülasyon şartlarına geri dönülmüştür!
Yük ve yolcu taşıması yabancı bandıralı gemilerle yapılmaktadır. Yabancı bayraklı gemilerle taşımacılık özendirilmiş, Türk bayrağıyla işletmecilik zulüm haline getirilmiştir.
Hemen hemen tüm limanlarımız yabancıların eline geçmiştir.
Güney sahillerinde İngiliz, Alman, Fransız şirketlerinin hükmü sürmektedir. Denizbank artık bizim değildir.
Hani 1923‘te İzmir İktisat Kongresinde ticaret erbabı bir manifesto yayınlamışlardı ve şu sözleri etmişlerdi ya “Yabancı sermayeli firmalar, Ermeni ve Rumları kullanarak sahillerimizde çalışıp, kemiklerimizi emerek, paramızı alıyorlar!’’
100 yıl önce böyle demişlerdi. Durum yine o merkezdedir.
Kabotaj Bayramını gerçekten kutlayacağımız günlere diyelim.